1990’dan 10 albüm

Zaman Makinası|

1980’li yılların renkli ve eğlenceli dönemini geride bırakırken dünyada Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Körfez Savaşı gibi ciddi siyasi hareketlenmeler vardı. Bir yandan da HIV/AIDS pandemisinin yükselişi ve özellikle Birleşik Devletler’de siyahilerin yaşadığı ırkçılığın kontrol edilemez tırmanışı gibi endişe verici durumlar doğal olarak müzik dünyasına da yansıdı. Hip-hop ve rap müziğinin altın çağını yaşadığı 1990 yılından bahsediyoruz. İlk web sunucusunun yaratıldığı bu yıl müzik alanında hip-hop, grunge rock ve pop üçlüsüyle anılacak yepyeni bir on yıla işaret ediyordu. Zaman makinasında otuz yıl geriye gidiyor ve 1990’a damgasını vuran on albümü inceliyoruz.

Bossanova – Pixies

Boston çıkışlı The Pixies Come on Pilgrim, Surfer Rosa ve Doolittle gibi başarılı albümlerden sonra surf ve space rock sularında yüzdüğü Bossanova ile 90’lara merhaba dedi. Black Francis ve Kim Deal’ın arasının açılmaya başladığı bir döneme tekabül eden yaratım sürecinde Francis’in bazı şarkı sözlerini kayıttan beş dakika önce peçeteye yazdığı biliniyor. Aynı anda sert, yumuşak, fantastik ve depresif tınlayabilen bu albümde herkesin kendine göre bir parça bulabileceği kesin. Fakat müziğin sesini mutlaka açın.

Fear of a Black Planet – Public Enemy

ABD’li hip-hop grubu Public Enemy’nin üçüncü albümü Fear Of A Black Planet çok katmanlı müzikal yapısı ve politik sözleriyle tam da grubun hedeflediği gibi “derin ve karmaşık” bir iş olmuştu. Şarkılarda caz samplelarından alışılmadık loopların kullanılmasına kadar yenilik ve yaratıcılıkla dolu olan albüm bir müzik prodüksiyonu dersi niteliği taşıyor. Fight the Power, 911 Is A Joke ve Power To The People gibi güçlü şarkılarda siyahilerin yaşadığı ırkçılığı dile getirmesiyle Fear Of A Black Planet Amerikan pop kültür tarihinde özel bir yerde duruyor.

Goo – Sonic Youth

ABD’li rock grubu Sonic Youth’un altıncı uzunçaları Goo alternatif rock tavrının en önemli çalışmalarından biri olarak kabul edilebilir. Pop kültür göndermeleri ve grubun kendine has gürültülü ama akılda kalıcı sounduyla Goo yayımlandığı yılda dinleyiciden ve eleştirmenlerden tam not almıştı. Kim Gordon’ın rap yıldızı LL Cool J ile yaptığı bir röportajdan ilhamla yazdığı Kool Thing’in vokallerinde sıra dışı bir konuk vardı: Amerikalı Public Enemy’den Chuck D.

The Good Son – Nick Cave & The Bad Seeds

1990 yılında Nick Cave & The Bad Seeds cephesinde de hareketlilik vardı. Grubun altıncı uzunçaları olan The Good Son önceki karanlık çalışmalarına nispeten daha canlıydı. Bunun nedenini Nick Cave’in o günlerde rehabilitasyondan çıkıp bir süreliğine Brezilya’ya yerleşmesine ve orada yeni bir aşkı tatmış olmasına bağlayabiliriz. Albümdeki The Weeping Song ve The Ship Song gibi parçalar grubun turnelerindeki repertuarlarında hâlâ yerini koruyor.

I Do Not Want What I Haven’t Got – Sinéad O’Connor

Güçlü ve hisli vokaliyle bilinen İrlandalı şarkıcı Sinéad O’Connor’ın ikinci uzunçaları I Do Not Want What I Haven’t Got Yılın Kaydı, En İyi Kadın Pop Vokal Performansı, En İyi Kısa Müzik Videosu ve En İyi Alternatif Müzik Performansı dallarında Grammy’e aday gösterildi. Bunlardan sonuncusunu bir Prince şarkısı olan ve o yıl listeleri sallayan Nothing Compares 2 U ile kazanırken O’Connor Grammylerin müzik endüstrisindeki “yanlış ve yıkıcı materyalist değerleri” öne çıkardığını hissettiği gerekçesiyle ödülleri reddetmesiyle Grammy tarihine geçmişti.

I’m Breathless: Music from and Inspired by the Film Dick Tracy – Madonna

Pop’un Kraliçesi’nin o dönemki erkek arkadaşı Warren Beatty ile birlikte yer aldığı Dick Tracy filminin soundtrack albümü I’m Breathless filmin 1930’lar ruhuna uygun olarak swing ve caz esintileri taşıyordu. Madonna’nın Beatty’i etkilemek için üzerine çok çalıştığı ve vokal performansıyla övgüler aldığı albümden Sooner or Later En İyi Orijinal Şarkı dalında Akademi Ödülü kazanırken ikonik klibi ve dans performansıyla Vogue Madonna’nın en büyük hit parçalarından biri oldu.

Listen without Prejudice Vol. 1 – George Michael

George Michael’ın kariyerinin zirvesindeyken yayımladığı Listen Without Prejudice 1’in ikincisi versiyonu hiç gün yüzüne çıkmadı. Bunun sebebi albümün oldukça başarılı olsa da bir önceki uzunçaları Faith’in çıtasına erişememesinden dolayı George Michael ile Sony’nin arasının açılması olabilir. Nitekim Michael’a göre Sony albümün tanıtımını yeterince iyi yapmamıştı. Bu albümdeki şarkıların sanatçının önceki işlerine göre daha akustik ve hüzünlü tınlamasının nedenini Michael’ın o günlerde HIV/AIDS’den dolayı yakınlarını kaybetmesine veya daha ciddi bir şarkı yazarı olarak anılmak istemesine bağlayabiliriz. Freedom! ’90 ve Praying for Time gibi klasikleri barındıran albümü Michael’ı sonsuzluğa uğurlamamızın ardından tekrar dinleyince duygulara bir başka dokunduğu kesin.

Mama Said Knock You Out – LL Cool J

LL Cool J’in henüz yirmi iki yaşındayken piyasaya sürdüğü dördüncü uzunçaları Mama Said Knock You Out 1990 yılının en heyecanlı çıkışlardan biri oldu. Albümle aynı isimli şarkının yanı sıra The Boomin’ System, Around the Way Girl ve 6 Minutes of Pleasure gibi hit parçalar LL Cool J’in yıldız konumunu sağlamlaştırdı. “Buna bir geri dönüş deme / Ben yıllardır buradayım” sözleriyle başlayan Mama Said Knock You Out aslında LL Cool J’in kariyerinin gidişatıyla ilgili olumsuz yorumda bulunan eleştirmenleri “nakavt etmesi”ni öğütleyen büyükannesine atıfta bulunuyordu.

Please Hammer Don’t Hurt ‘Em – MC Hammer

Rap müziği tam anlamıyla popülerleştiren albüm buydu işte. Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği (RIAA) tarafından elmas plak ile ödüllendirilen ilk hip-hop uzunçaları olma özelliğini taşıyan Please Hammer Don’t Hurt ‘Em haftalarca müzik listelerinin başındaki yerini korudu. Jackson 5 ve Marvin Gaye gibi müzisyenlerin şarkılarından samplelar kullan MC Hammer’ın albümünden çıkan en meşhur teklisi U Can’t Touch This oldu. O dönemde çıkan rap albümlerine kıyasla daha yumuşak ve pop müziğe kayan eğlenceli bir soundu olduğu için çağdaşları Ice Cube ve LL Cool J gibi isimler tarafından eleştirilse de yıllar sonra bile duyulduğu anda herkesi dans ettirmesi başarısının bir göstergesi.

Violator – Depeche Mode

90’lara tabiri caizse bomba gibi bir giriş yapan Depeche Mode, 80’lerdeki synth pop soundunu yeni on yıla ustalıkla ve yaratıcılıkla taşıdı. Pop, rock ve elektronik müziği kendilerine has bir şekilde harmanlayarak yarattıkları insanı dans ettiren o çekici ve karanlık soundun meyveleri, Violator albümünde hayat buldu. Personal Jesus, Enjoy the Silence ve Policy of Truth gibi Depeche Mode efsanelerini bizimle buluşturan albümün grubun köşe taşlarından biri olduğu kesin.

Comments are closed.