Ülke rock sahnesinin kült ekiplerinden Kesmeşeker 29 Eylül Cumartesi akşamı Ankara Nefes’te sahne alacak. BacktotheSound‘un sahne serisi kapsamında gerçekleşecek konserden önce grubun kaptanı Cenk Taner’in kapısını çaldık.
Yaklaşık yirmi yedi yıldır müzikal tavrınızı koruyor ve zamanın ötesinde eserler ortaya koyuyorsunuz. Bu gücün ve ilhamın temelini ne oluşturuyor?
Öncelikle güzel sözlerinize teşekkür ediyorum. Bunca yıldır müzikal tavrımızı korumamız kişisel yapımızdan kaynaklanıyor sanırım. İlk yola çıkarken de hedefimiz kendi şarkılarımızı yapmak, bahane üretmemek, taviz vermemek ve sadece içimizden gelenleri yapmaktı. “Piyasa” denen şey ile bir işimizin olmayacağını başından biliyorduk, istikrarlı biçimde üretmemizin sonunda amacına ulaşacağını hissediyorduk.
Diskografinize baktığınızda son albümünüz Kadıköy’ü nasıl değerlendirir ve konumlarsınız?
Kadıköy albümü kariyerimizin onuncu albümü, o açıdan önemli. Gerçi iki tanesi Cenk Taner olarak çıktı ama ne biz ne dinleyicilerimiz ayrım yapmaz. Kadıköy albümü hem büyüdüğümüz, hem ürettiğimiz yere bir selam niteliğinde. Bizim için artık “şöyle söyledik, böyle yazdık” demekten daha önemlisi üretimin devam ediyor olmasıdır. Tabii ki üretimimiz algıları açık bir üretimdir. Muhafazakarlık barındırmaz.
Türk rock müziğinin değişim süreçlerine tanıklık eden en değerli oluşumlardan birisiniz. Örneğin ilk albümünüzü yayımladığınız zaman dilimi ile karşılaştıracak olursak, günümüzdeki müzikal oluşumların farklılaştığı veya kendini gösterdiği noktalar nelerdir?
Bizim ilk albümüz 1991 tarihinde çıktı. Tabii ki pek çok şeye tanıklık ettik, aslında bu sosyologların araştırması gereken bir konu, ülkenin otuz yıllık değişimi. Her kuşağın kendi sanatçıları olur doğal olarak. Hangilerinin kuşaktan kuşağa geçeceğine zaman eleği karar verir. O elek de samimiyet, duruş ister. Bir sanatçının duruşu imzasıdır. Bu kuşakta da tür farkı gözetmeksizin sağlam duruş gösterenler, işlerini inanarak yapanlar ayakta kalacaklardır.
[spotifyplaybutton play=”https://open.spotify.com/album/0XFwMagcPPaZ8DEEMqx2v6″/]Özellikle de şarkı sözlerini göz önünde bulundurduğumuzda politik tavrın daha az görünür hale gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şarkı sözlerinde politik tavrın daha az gözükmesini ülkenin durumundan ayrı ele alamayız. Televizyonların durumu, basının durumu malum. Eski kuşak bu tarz şarkılar yazmaya alışkın. Sanırım daha yeni isimler biraz çekingen davranıyor. Bu da ilk etapta anlaşılmaz bir durum değil. Aşk şarkısının bile politik olduğu unutulmamalı. Şarkı yazarlığı böyle durumlarda kendini belli eder.
Belirli aralıklarla kadro değişimlerinin gerçekleşmesi Kesmeşeker’in dinamiklerine nasıl yansıyor?
Eleman değişikliği genellikle bir sorundur ancak biz bu durumu lehine çevirmeyi başaran ender gruplardan olduk, belkide mecbur olduk. (Gülüyor) Ah vah diyeceğimize her gelen arkadaşın getirdiği enerjiye baktık ve bu durumu olumlu hale getirdik. Yapı itibarı ile hep çok sağlam arkadaşlarla çalıştık. Birkaç durum oldu ama uzun yoldan geliyoruz.
Yirmi yedi yıllık külliyatınızda geriye dönüp baktığınızda içinize diğerlerine göre daha çok işleyen, özel bir albüm var mı?
Bu soruya cevap vermem çok zor takdir edersiniz ki. Bu da politik bir cevap mı? (Gülüşmeler)
Bugünlerde Kesmeşeker’in gündeminde neler var? Yeni bir albüm beklentisi içerisine girmeli miyiz?
Yeni albüm için erken ama plak çıkıyor. Konserlere devam. Yeni şarkılar ise demleniyor.
29 Eylül akşamı Ankara Nefes’te dinleyeceğiz sizi. Konser hakkındaki düşünceleriniz neler? Ankara ve Ankara seyircisi sizde nasıl bir hissiyat uyandırıyor?
Ankara her zaman severek geldiğimiz, çalmayı hep sevdiğimiz bir yer. Tekrar buluşacağımız için çok mutluyuz. Kesmeşeker konserleri konserin yanında aile toplantısı gibi olur. Herkesi bekleriz.