“Benimkisi uzun bir serüven”

Röportaj|

Boston’da yaşayan ve çalışmalarını orada sürdüren bir müzisyen Bengisu. Kendi şarkılarını yazıyor, bu var ediş sürecinde özgün bir kanal yaratmaya özen gösteriyor. Single çalışmalarını adım adım paylaşan müzisyenle kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.

Sizinle bu ilk temasımız. Okuyucularımızın birçoğu bu röportaj sayesinde sizinle tanışmış olacak. Müzik yolculuğunuz nasıl başladı, biraz anlatır mısınız?

Öncelikle sizlerle tanıştığım için çok mutlu oldum. Benimkisi uzun bir serüven. Anaokulundan itibaren süregelen, günden güne büyüyüp bugüne gelen bir yolculuk. Müzik alanında profesyonelleşmeye ise lise yıllarımda karar verdim. Lisede müziğe daha profesyonel devam etmek istediğime ve bu işin detaylarını ve büyülü dünyasını öğrenmek istediğime karar verdim. Bunun üzerine Berklee College of Music’e başvurdum, 100% burs aldım ve Boston serüvenime başladım. Çok ilginç deneyimler yaşadım ve bu maceralar kişiliğimi şekillendirmemde çok büyük etkisi oldu. Kendimi bir dünya vatandaşı olarak adlandırmayı çok seviyorum ve bunu müziğime de yansıtmaya gayret ediyorum. Yüz kırk farklı ülkeden birbirinden yetenekli müzisyenlerle dört yıl beraber eğitim almak, öğrenmek, gelişmek ve üretmek büyük bir lütuftu benim için. Bu süreçte aynı zamanda Türkiye’de Ferhat Göçer, Sezen Aksu, Ajda Pekkan ve Nükhet Duru gibi isimlerle beraber çalışma fırsatım oldu. ABD’de çeşitli müzikallerde yer aldım ve bir yandan da Müzik İşletmesi ve Yönetimi bölümlerinde de eğitim aldım. Bu süreçte kendimi müzikal anlamda gelişmeye ittim diyebilirim.

Boston’da yaşıyorsunuz. Orada yaşamanın üretim sürecinize spesifik bir etkisi var mı?

Boston çok farklı bir şehir. Ben kurtarılmamış bölge olarak adlandırıyorum. (Gülüyor) Hem doğası hem de insanı ile çok özel bir şehir. Tarihi dokudan modernliğe varan her şey aynı yerde. Berklee College of Music, Harvard, MIT gibi köklü ve kıymetli okullar var. Dünyanın dört bir yanından farklı hikayeleri olan insanlarla bir arada yaşamanın zevkine varıyorsunuz. Müzikal anlamda bana çok büyük etkileri de oluyor.

Boston bana huzurlu olmayı öğretti. Kendimi keşfetmeme, özgür deli dolu olabilmeye alan açtı. İnsanların birlerinin hayallerine saygı duyduğunu gördüğüm zaman ise her şey benim için çok değişti. Bizlerde bazen müziği hobi olarak görüp meslek olarak görülmemesi durumu var. Boston’da herhangi birine müzisyenim dediğim zaman insanların yüzündeki heyecanı ve merakı görmek beni mesleğime daha aşık etti.

Müzikte son dönemde janra konusu oldukça moda. Yaptığınız müziğin nerede durduğunu düşünüyorsunuz?

Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu konu gerçekten beni de müzikal anlamda düşüncelere sokan bir konu. Herhangi bir şarkıya başlarken kendime hiç “Nasıl bir şarkı yapalım?” gibi bir soru sormadım. Her zaman içimden ne gelirse o oldu. Herhangi bir cover yaparken de hiç tarzına bakmadım, bakamam da. “Şarkı bana ne anlatıyor, melodi beni nerelere götürüyor, ben bu şarkıya ne katabilirim” soruları her zaman önceliğim oldu.

 

Yazılan ve söylenen şarkıları herhangi bir janraya oturmak benim için büyük bir kriz. Ben her tür ve tarzdan şarkıyı söylemek, denemek istiyorum.

 

Bugüne kadar olan üretimime bakarsanız da o şekilde ilerlediğimi görebilirsiniz. Yaptığım müzik bence her yerde durma potansiyeline sahip. Kim ne hissetmek isterse onu hissedebilir. Kendimi ne pop dünyasına ne de alternatif dünyaya tamamen ait hissediyorum. Her tarzın kesişimi neresi ise ben oradayım.

Geride kalan ay içerisinde Tarumar isimli bir single paylaştınız. Şarkının hikayesini sizden duymak isteriz.

Üçüncü single çalışmam Tarumar kendi müziğimi ve tarzımı keşfetmem anlamında bendeki yeri çok başka. Her şarkıda başka bir Bengisu ile dinleyici karşısına çıkmak isterken hiç beklemediğim, kendimden aslında çok ummadığım bir şarkı oldu. Gerçekten tarumar olduğum, darmadağın olduğum bir kaosun ortasında oluştu. Bu şarkıyı araba kullanırken dinlemek beni çok mutlu ediyor. Sanırım şarkının içindeki beat ve sözler bir araya gelince başka bir duygu hali oluşuyor.

Her zaman güçlü şarkılar söylemeyi seven bir insan olduğum için, aranjmanda da farklılıklar olması için yaklaşık yirmi farklı aranjman versiyonunun üzerinden geçtik. (Gülüyor) Evimdeki stüdyomun duvarında bulunan kocaman bir kağıtta üzerinde çalıştığım tüm şarkıların sözleri, akorları ve ne zaman yayınlamayı düşündüğüm yer alıyor. Bir gün bir film izlerken tarumar kelimesi aklımda kaldı ve kağıdın tam ortasına büyük harflerle TARUMAR yazdım. Çok içime sindi ve etrafında bir şarkı geliştirmeye başladım. O noktada bu kelimenin anlamlanması, benden çıkması gerekiyordu. İyi ki de öyle oldu.

Sözü ve bestesi size ait bir şarkı Tarumar. Sizin için bir şarkının ortaya çıkma sürecini ne başlatıyor? O ilk adımınızı merak ediyorum.

Her şarkının hikayesi birbirinden farklı. Bazen önce bir kelime, bazen bir cümle veya bir his ile başlıyorum. Şarkılarımı en çok araba kullanırken yazıyorum. Sanırım İstanbul trafiğinin üzerimdeki etkisi. Aynı zamanda evdeki stüdyomda oturup ışıkları kapatıyorum, kafama göre melodiler deniyorum.

 

Sevdiğim bir ezgi üzerine gidiyorum. Telefondaki sesli notlarımı da karıştırıyorum. Oradan bulduğum melodilerin de üzerine gidiyorum.

 

Eski defterlerimi açıp yarım kalan sözleri ve melodileri tekrar canlandırmaya çalışıyorum. Bunların her birinden oluşan şarkılar oluyor. Ancak, konu özel bir amaç için yazılan bir şarkıysa oturup ciddi ciddi söz ve melodi araştırması yaparak yazıyorum şarkılarımı. Bende önce söz veya beste yazmak gibi bir durum olmuyor, genelde ikisini bir arada yazarak ilerliyorum.

Önümüzdeki dönemde nasıl bir ilerleyişiniz olacak? Planlarınızdan ipucu alabilir miyiz?

Zevkle! 20 Ağustos’ta yeni single çalışmam Çocuk dinleyici ile buluşacak. Yıl sonuna kadar her ay yeni bir şarkı yayımlamayı hedefliyorum.  Birbirinden farklı şarkılar ve konseptler hayal ediyorum. Bir yandan hummalı bir şekilde İngilizce albüm üzerinde çalışmalarım devam ediyor. Daha alternatif ve bizim ezgilerimizi taşıyan bir macera içerisindeyim. Tabii tüm bu yeni şarkıların yanında YouTube üzerinden akustik serilerine de tam gaz devam edeceğiz.

Son günlerde en çok dinlediğiniz beş şarkıyı alıp röportajı noktalayalım derim.

Her zaman çok sevdiğim ancak cevaplamakta hep zorlandığım bir soru.

  • Don’t Blame It On The Timing – Shannon Lauren Callihan
  • Look Easy – Robin Thicke
  • The Way Things Were – Edbl, Isaac Waddington
  • Nirvana – Skepta, J Baldvin
  • Cinayet – Ceren Gündoğdu

Comments are closed.