Boğaziçi Film Festivali’nde izlemeniz gereken 10 film

Göz|

Boğaziçi Film Festivali’nin altıncısı 26 Ekim’de start alıyor. 3 Kasım’a dek devam edecek festival kapsamında tam seksen sekiz yapım gösterimde olacak. Bunlar arasından on filmi ajandama not ettim.

Güvercin

Güvercinleriyle birlikte kendi küçük dünyasında yaşayan Yusuf’un gerçek dünya ile tanışma öyküsüne tanık oluyoruz. Filmde güvercin metaforu üzerinden her insanın tutkuyla başlayan yaşam serüveni özetleniyor.

Babamın Kemikleri – My Father’s Bones

Üst perde aktörlerden Cem Davran’ı kadrosunda tutan film ilginç hikayesiyle de dikkatimi çekenler arasında. Babamın Kemileri nahoş bir olay nedeniyle çocuk denecek yaşta kendi köyünü terk eden bir adamın trajikomik hikayesini ele alıyor. Köyüne bir daha dönmemeye yemin eden adam bir gün annesinin son isteğini yerine getirmek için dönmek zorunda kalır. Bundan sonra da ilginç olaylar birbiri ardına gelir.

Kış Sinekleri – Winter Flies

Uluslararası yarışmada şansının yüksek olduğunu düşündüğüm oldukça eğlenceli ve sevimli bir yol filmi bu. Karlovy Vary Film Festival’dan En İyi Yönetmen ödülüyle dönen film kış soğuğunda dahi uçuşan sinekler üzerine, dostluğun tarifsiz güzelliğini ve neye karşı olduğunu bilmesek dahi bastırılması imkânsız deneyim arzusunu konu alıyor. On beşine basmak üzere olan Mára ve Heduš’ın hayat dolu enerjisi hissediliyor ve sevinç uyandırıyor.

Korku Kraliçesi – The Queen of Fear

Çağın vebası: Kaygı. Sundance Film Festival’dan ödülle dönen The Queen of Fear Arjantin’in aranan aktrislerinden Robertina’yı başrole koyuyor. Film Robertina’nın kariyerinin doruk noktası olan tek kişilik oyununun galasına günler kalmışken sürekli bir anksiyete içerisinde mesleki sorumluluklarından kaçmasını konu alıyor. Yüzleşilmesi gereken bir film.

Kasım Soğuğu – Cold November

’90 ların başında özerkliğini kaybeden Kosova! Otoriteye başkaldırmak büyük cesaret ama baskılara katlanmak ve tüm bu süreci sineye çekmek durumun kolay tarafı mıydı? Kahraman rollerine alışık olduğumuz filmlerin çok ötesinde öteki tarafın hikayesini anlatan farklı bir film.

Güzel Oğlum – Beautiful Boy

The Office’in en iyi, en eğlenceli çifti Steve Carell ve Amy Ryan bu kez bambaşka karakterlerle tekrar bir araya geliyor. Yönetmen Felix Van Groeningen’in, David ve Nic Sheff isimli baba-oğulun gerçek hayat öyküsünden uyarladığı film oğullarının uyuşturucu bağımlılığıyla yıllarca mücadele eden bir ailenin ilham veren ve yürek burkan hikâyesini anlatıyor. Call Me by Your Name filmindeki harika oyunculuğu ile hafızama kazınan Timothée Chalamet de filmde uyuşturucu ile mücadele eden oğulu canlandırıyor. Kaçmaz.

İhtiyar Adam ve Silah- The Old Man & The Gun

Festivalin açılış filmi Oscar’a adaylığı kesin gözüyle bakılan The Old Man & The Gun. Robert Redford yetmiş yaşında San Quentin Hapishanesi’nden kaçışının ardından gerçekleştirdiği sıra dışı soygunlarla otoriteleri şaşkına çevirip kamuoyunu kendisine hayran bırakan Forrest Tucker’ın gerçek yaşam hikâyesine hayat veriyor. Tucker’ın peşindeki dedektif John Hunt’a hayat verense Casey Affleck. Festivale güzel bir başlangıç!

Kefernahum – Capharnaum

Filmekimi’nde izlemeye fırsat bulamadığım filmi bu sefer kaçırmaya niyetim yok! 2018 Cannes Film Festival’da ilk gösterimini yapan film oldukça dikkat çekmiş, özellikle yönetmen Nadine Labaki’nin keşfi Suriyeli küçük Zain Al Rafeea oyunculuğu ile büyük ilgi görmüştü. Zain Al Rafaeea bu performansıyla Altın Portakal’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünün de sahibi oldu. Capharnaum anne ve babasından onu dünyaya getirdikleri için davacı olan genç Zain’in öyküsü.

Donbass

Festivalin konuklarından Sergei Loznitsa’nın Cannes’dan En İyi Yönetmen ödülüyle dönen son filmi Donbass, Doğu Ukrayna’nın Donbass bölgesinde geçiyor. Çete soygunlarının içinde bir savaş alanına dönen Donbass insanlık ve medeniyetin hikayesini anlatıyor.

Yalnızlık Çökünce – O’Horten

Festivalin bir diğer konuğu Bent Hamer’ın 2007’de Cannes’dan ödülle döndüğü filmi O’Horten soğuk Norveç’in havası kadar ketum olan insanına odaklanıyor. Sade bir hayat yaşayan, güvenilir ve ketum Odd Horton, kırk yıllık tren makinistliği görevinden emekliye ayrılmak üzeredir. Meslek hayatının son günü bir dizi olaya şahit olur. 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı tatilini değerlendirmek için güzel bir alternatif.

Comments are closed.