Ben ve ben. i,i. Vernon bu albümde 2007 yılında ormanda bir kabinde başlayan Bon Iver hikayesini bir gökdelenin en tepesine taşıyor diyebilirim. Sound genel anlamda çok modern ve şehirli.
Vernon verdiği birçok röportajda bu albümün anksiyete ile mücadelesiyle, nasıl daha sakin bir insana dönüştüğüyle ilgili olduğunu söylemiş. Aslında Vernon i,i’de arkasına gizlendiği tüm perdeleri kaldırmış. James Blake, Moses Sumney gibi sevdiğimiz müzisyenlerle birliktelikleri de bu albümün tuzu biberi olmuş. Albümdeki şarkılara şöyle bir göz attığınızda ilk dikkatinizi çeken garip ve anlamsız gelen şarkı isimleri olacak. iMi, Sh’Diah, RABi… iMi mesela şarkıda sürekli tekrar ettiği “I am, I am, I am” kısmından geliyor olmalı. Sh’Diah ise “Shittiest day in American history.” Burada Trump’ın başkan seçildiği günün ertesine bir gönderme yapıyor. Albüm Yi ile Vernon’un “Kayıtta mısın?” sorusuyla başlıyor. Daha ikinci şarkı iMi’de bu albümün güçlü elinin hipnoz etkili vokali olduğu anlaşılıyor. Bolca synth ve efektler vokaldeki duyguyu öldürmüyor. Holyfields’da nihayet alışık olduğumuz masalsı Bon Iver sounduna bir selam çakıyorlar ve arkada heyecanı yükselten bir ritim şarkıya baştan sona eşlik ediyor. Albümün en sevdiğim şarkısı nakaratında Moses Sumney’in ve Brooklyn Gençlik Korosu’nun vokallerini dinlediğimiz U(Man Like). Koro, şarkıya şehre özgü bir karmaşa ve ilahi bir dokunuş katmış. Naeem’de güçlü ve saldırgan gitar rifleri, güçlü bir isyan başlatmak için tüm ihtiyacınız olanı size veriyor derken Iver Jelmore’la birden ters köşe yapıyor. Reverse olduğunu düşündürten elektronik seslerle sütliman başlayan şarkıyla albüm bize “Bir dur bakalım, sakinleş” diyor ve grup son şarkıya dek içimizi soğutuyor. Özetle Vernon, son Bon Iver albümü i,i için cap şapkasını ters çevirmiş diyebilirim. Nostaljik ruhunu günümüze taşımış. Politik ve kişisel meseleleriyle şairane dilinden ödün vermeden yüzleşmiş. Bir yandan da inişli çıkışlı vokal ve melodik arka planıyla inanılmaz duygusal şarkılara imza atılmış. Vernon aslında sosyal medyadaki sanal gerçeklikten çok sıkıldığımız ve insanların mutsuzluklarını da görmek istediğimiz bu zamanlarda birçok genç müzisyenin yaptığını yapmış: Bize zayıf yanlarını göstermiş. Zorlandığını itiraf etmekte bir sakınca görmemiş. Sinirlenmiş, gizlememiş. Onu bu albümle ayrı bir yere koyansa sizi bir DJ gibi duygudan duyguya ustaca gezdirebilmesi olmuş. O zaman herkese müjde: Şehirler arası uzun otobüs yolculuklarında hayatımızı sorgularken dinleyebileceğimiz albümlere bir yenisi daha eklendi. Teşekkürler Bon Iver.