Jo Loewenthal, Jai Piccone, Shaun Johnston ve Thorne Davis tarafından kurulan Avustralyalı elektronik müzik grubu Tora yarın akşam %100 Studio sahnesine çıkacak. (Hazırlayan: Samime Çağlar)
Sound yapısındaki detaylarla Radiohead ve James Blake’i anımsatan Tora’nın kadro yapısını multi-enstrümantalist, şarkı yazarı ve yapımcıdan oluşuyor. Grup, dijital platformlarda yüz milyondan fazla dinleme elde ederken ayda ortalama milyonluk dinleyiciye ulaşıyor.
Tora ile gerçekleştirdiğimiz röportaj hemen aşağıda sizi bekliyor.
BacktotheSound’dan merhaba! Sizi daha iyi tanımak için birkaç soru sorabilme şansımız olmasından çok memnunuz. Öncelikle, üçüncü albümünüz için tebrikler! Kayıt sürecindeki ilk adımlar neler oldu?
Çok teşekkürler! En baştaki adımımız bunu gerçekten yapmaya karar vermek ve bunun için zaman oluşturmak oldu. Genellikle bir tur dönemini tamamladıktan sonra bir eve ya da stüdyoya seriliriz ve işe koyuluruz ama bu kez pandemi yüzünden buna mecbur kalmış olduk. 2020 yılı için koca bir tur planlamıştık ve iptal edilince biz de sadece yazmaya koyulduk.
Önceki turunuzu pandemi sebebiyle iptal etmek zorunda kaldığınızı biliyoruz. Ne var ki karantinadan A Force Major ile çıkış yaptınız. Bu başarınız hakkında nasıl hissediyorsunuz?
Geriye baktığımda elimizdeki koşullara göre iyi bir iş ortaya çıkardığımızı düşünüyorum ve bu hepimizin mutlu olduğu bir albüm oldu ama bir dahaki sefere daha da iyisini yapmak için çalışıyor olacağız ve ortam gerçekten sonucu etkilediğinden umuyorum ki yazmak için tropikal bir konum seçebiliriz.
“
Gerçekten her şey başladığında çok tuhaf bir zamandı ve istesek de Avustralya’ya geri dönemiyorduk, bu yüzden tek seçenek şuydu: Üretken kalmaya çalışmak ve yeniden başlamak.
Müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Yaratıcılığınız için bir ilham kaynağınız var mı?
Müzik tarzımız chill, groovy, ferah ama bazen tuhaf ve deneysel. Farklı şeyler denemeyi ve garip sesler kullanmayı seviyoruz yani yaptığımız şeyi nasıl sınıflandıracağımdan emin değilim açıkçası. Bazıları chill wave yaptığımızı söylüyor ama bunun tanımlanmış bir tür olduğundan bile emin değilim.
Pandemi sürecinde yaratıcılığınızı nasıl geliştirdiniz? A Force Majeure ile önceki kayıtlarınız arasındaki en büyük fark nedir?
Dürüst olmak gerekirse pandemi başladığından beri yaratıcılığımın azaldığını söyleyebilirim. Albüm yazma sürecinin sonuna yaklaştığımızda oldukça yorulmuştum ve depoda yaratıcılık yakıtı pek kalmamıştı. Karantinalar, sosyal huzursuzluk ve genel durum aşırı olumlu değildi ve yan etkilerini gösterir oldu. Bazıları için hepsini geride bırakmak kolay olabilir ama ben bu sorunlarla serenat yapabilmek yerine bunları çözmek için biraz enerji adama ihtiyacı hissettim.
Byron Bay’de kurulmuş bir grup olarak, memleketinizin müziğiniz üzerindeki etkisini nasıl tanımlarsınız?
Byron’un rahat yaşam tarzının, müziğimizin sakinleştirici bir etkide olmasında eminim ki bir dokunuşu vardır ama ayrıca bizler de bu tarz kişileriz. Byron’da büyük bir hardcore / metal müzik kitlesi var yani o yöne doğru da salınabilirdik ama sanırım olacağı yokmuş.
İstanbul 8 Aralık’ta performansınızla sizi karşılayacak! İzleyicinizin nasıl bir performansla karşılaşacağı hakkında bize biraz ipucu verebilir misiniz?
Biz de gerçekten sabırsızlıkla bekliyoruz! Harika bir ilk sahne olmalı ve bazı eski klasikler ve bazı yeniler ile uzatılmış bir sahnemiz var. Yani herkes için ufak bir şeyler olmalı. Sete birkaç sürpriz bile ekledik ama gerçekleşene kadar onları sır olarak tutacağız. (Gülüşmeler)
Cevaplarınız için çok teşekkürler! İstanbul performansınız için büyük bir heyecanla bekliyoruz ve turunuz için en iyisini diliyoruz!