House müziğin Chicago`dan çıkıp tüm dünyaya yayılmaya başladığı ‘80’lerin sonlarından itibaren hemen hemen tüm tarzlar ile iç içe geçmiş yapısına hafif bir dokunuş Disclosure’ın yaptığı.
Guy ve Howard Lawrence biraderlerden kurulu olan Disclosure, uzun soluklu sayılamayacak kadar başında müzikal macerasının. Elektronik müziğin doğasına artık işlemiş olan genç DJ ve prodüktörler klasmanında hızlı tırmanışlarını devam ettiren Lawrence biraderlerin hikayesi kısa sayılabilecek bir zaman aralığına, 2010 yılına kadar dayanıyor.
Müzikle iç içe geçen çocukluk dönemlerinin hemen ardından, 2000`lerde Londra`yı saran dubstep fırtınasına ilgi duyan Guy Lawrence, house’un kendisine daha fazla çekici gelmesi ile beraber, kardeşi Howard`ın da desteğini alarak Disclosure`un temellerini atmaya başlıyor. James Blake, Mount Kimbie ve Joy Orbison gibi müzisyenlerin etkisi hissetmeye başladıkları o ilk günlerde, ilham aldıkları müzisyenlerin soundlarını nasıl ortaya çıkarabildiklerine kafa yoruyorlar. Sık sık sordukları bu zor sorunun cevabını, uzun süre birçok değişik tarzdaki DJ setlerini dinledikten sonra bulmayı başarıyorlar.
Kabuğundan yeni çıkmaya başlayan Lawrence kardeşlerin ilk denemeleri MySpace`e yükledikleri kısa kayıtlardan oluşmaktaydı. Amatör olarak girdikleri müzik dünyasında hızla iyi geri dönüşler aldılar. 2012 başlarında peş peşe gelen şarkılar Disclosure`a Coachella gibi Birleşik Devletler’in önde gelen festivallerinden birinde ilk kez boy göstermesi için inanılmaz bir fırsatın kapısını aralamıştı.
House müziğin ana vatanı olan Birleşik Devletler’de müzik piyasasının rap ve ticari EDM etkisi altındaki dinleyicilerine house`un geri dönüşünü ilk müjdeliyişleri olmuştu bu. Her ne kadar söz konusu bu akımın güçlü bir temsilcisi olmaya çalışsalar da Gary Lawrence`ın inkar etmediği bir gerçek vardı. Disclosure hiçbir zaman hip-hop`a mesafeli değildi.
Kuşkusuz birçok değişik tarzı tek bir potada erittikleri gerçeğini aklımıza sürekli getiren Lawrence biraderler, temellerinin belli bir kategori altına sokulmaya çalışılırken oldukça yeni ve harmanlanmış bir sound ile dinleyici karşısına çıkmaktan çekinmiyorlardı. Hele ki ticari korkuların müzikal kalite ve yönelimleri etkileyebildiği, tüm müzik piyasasını sardığı bu zaman aralığında klas hareketti bu.
Ekim 2012’de vokallerinde Sam Smith`in arz-ı endam ettiği Latch hem ekibe, hem de Sam Smith`e Birleşik Krallık müzik listelerinin kapısı araladı. Latch`ten hemen sonra Aluna George ile White Noise ve Eliza Doolittle ile You&Me singleları geldi. Lawrence kardeşlerin Ada’daki müzik listelerinde yükselişlerinin haklı bir nedeni olduğu bu çalışmalarla da kanıtlanıyordu.
2012`nin tüm bu baş döndüren hızı, 2013`te Disclosure` a turnelerle dolu bir yılı hediye etti. Ne de olsa sadece iki sene içerisinde bu kadar hızlı yükselen ikilinin canlı performanslarını görmek için sabırsızlanan bir yığın dinleyici kitleside oluşmuştu. Sahne aldıkları birçok Avrupa ülkesinde ve Kuzey Amerika`da dört gözle aranan gruplarından biriydi artık Disclosure. Glastonbury` de sahneye çıkmaları sadece 3 yıllarını almıştı Lawrence biraderlerin.
Sonuç olarak tüm bu hızlı yükselişin temelinde onların üretken ve aşırı çalışkan olmaları yatıyor. İkilinin Disclosure`ı bu zamana kadar başarıyla yoluna devam ettirmesi dikkate değer bir başarıdır. House müzik hayranlarını etkileri altında tutmayı sürdüreceklerini de belirtmeden geçmeyelim.
