Californialı alternatif rock grubu Deftones’un dokuzuncu stüdyo albümü Ohms gerçek bir hazine. Üstelik grubun başyapıtı White Pony’den yirmi yıl sonra en az onun kadar iyi olan bir hazine.
Dünyada rap müziğin yükselişine kaygılı gözlerle bakanlardan mısınız? Sanki müzik endüstrisi bugünlerde yalnızca tek bir tür için üretim yapıyor ve gençliğimizde dinlediğimiz rock gruplarını mumla arıyoruz. Şöyle doğru düzgün tek bir gitar solosu için neler vermiyoruz? Uzun zamandır bu hisler içinde boğuşup tam da rap müzikten keyif almaya başlamışken Deftones’un son albümü Ohms’u dinlemeye başladım. İçimdeki asi ergen derhal görevinin başına geçti, sesi biraz daha kökledi ve “Şimdi o rap müziği usulca yerine bırak. Eşofmanla gezme, deri ceketin nerede? Köklerine dön, bak biz buradayız” diye fısıldadı adeta. Ohms’un açılışını yapan Genesis insanı sabah uykusundan hemen uyandırabilecek cinsten güçlü bir giriş. Girişiyle, sololarıyla, riffleriyle ’90’ların popüler nu-metal şarkılarını andırıyor. Özellikle 04:45’ten sonrası sizi nu-metal tarzının kalbine tam anlamıyla ışınlıyor. Urantia tam olarak bir heavy metal bombası. Acımadan kulaklara girişen, kalp sızlatan bir aşk şarkısı: “İnanıyorum ki seni bir yerlerde bulabilirim/ İnanıyorum ki beni bir yerlerde bulacaksın.” The Link is Dead derseniz, tam bir bağımsızlık marşı. “Beni boş yere gaza getirmenizin anlamı yok, bildiğimi okurum” adlı bayrağı göndere çekiyor. Albümün son şarkısı, albüme adını da veren Ohms ise gerçek bir başyapıt. Keşke başucumuza koysak ve her gece yatmadan önce bir doz alıp öyle uyusak. Bir zamanlar Change (in the House of Flies)’ı ilk dinlediğimizdeki kalp çarpıntısı, Ohms için de geçerli. Duygusal, berrak, güçlü bir tavrı var. Albümün tamamı çok tanıdık, bildik bir duyguyu çağırıyor sanki uzaklardan. Hani, epeydir görmediğiniz eski bir arkadaşınızla karşılaşırsınız, sanki aradan o kadar zaman geçmemiş gibi bir anda her şeyi konuşmaya başlarsınız ya, bu albüm işte öyle bir his. Hiç kopmak istemediğiniz tuhaf ama gerçek bir şey. Özlediğiniz bir şey. “Benim gerçek dostlarım işte bunlar, neden başkalarıyla bu kadar vakit kaybettim ki?” sorusu ve bir daha cevapsız kalmamaya verdiğiniz sözler. Ohms işte tüm bunların hepsi.