Sekizinci stüdyo albümlerinde Elbow’a politik karamsarlık, kişisel travmalar ve özlem eşlik ediyor. Giants of All Sizes tanıklık etmek isteyeceğiniz duygusal bir yolculuk.
Elbow’un kariyerinde kötü bir albüm bulmanız mümkün değil, ancak aynı zamanda hayatınızı değiştirecek kadar olağanüstü bir albüm de. Bir önceki LP’leri Little Fictions hakkında yazarken eskiden yakaladıkları büyüyü kaybettiklerinden bahsetmiştim. Gerçek şu ki her sene tekrardan o albümü ziyaret ettiğimde daha önce hiç fark etmediğim bir detay ile karşılaştım. Bu nedenle Giants of All Sizes’ı defalarca döndürüp içime sindiğinden emin olduğum anda kalemime sarılıyorum. Bir önceki albümlerde karşılaştığınız müzikal yolculuğa yeni albümde de devam ettiğimizi söyleyebilirim. Elbow, dinleyicisini ters köşe yapan bir grup değil; ancak tekrar tekrar aynı hikayeleri de dinlemiyorsunuz şüphesiz. Albümü bir Brexit kaydı olan Dexter & Sinister ile açıyoruz. Melodik rock tınısı ile sizi hızlıca içine çekmesi bir yana sonda gelen gitarları ve ardından beliren falsetto vokalleri ile distopik bir İngiltere’ye tanıklık ediyorsunuz. Politik karamsarlığın devam ettiği Empire ise albümde öne çıkan bir diğer şarkı. Garvey, “Bebeğim, imparatorluklar her zaman çöker.” derken ülkesinin tarihine mi bir mesaj gönderiyor yoksa hayal kırıklığı ile kendi gücünü nasıl kaybettiğini mi bize iletmek istiyor? Hemen belirteyim, bu sırada kafanızda oluşan karışıklığa enfes bir bas melodisi eşlik ediyor. Albümün ortalarına doğru ilerlerken İngiltere’nin kasvetli havası vokal Guy Garvey’nin de üzerine çöküyor. Son iki albüm arasında Garvey babasını kaybetti ve bir oğlu oldu. Hayatın döngüsünün getirdiği burukluk şarkılarda baş gösteriyor. The Delayed 3:15’te trenin önüne atlayarak intihar eden bir adamın geride bıraktığı melankoli ile karşılaşırken bir anda birine duyduğunuz özlem ile hayata olan güveninizi nasıl kaybettiğinizi hatırlıyorsunuz. Albümün sonlarına doğru karamsar bulutların arasından sızan ışıklar gözünüzü alıyor. Weightless’da Garvey oğluna “Hey, sen bana benziyorsun ve biz de böylece ona benziyoruz.” derken boşluğun getirdiği kayıpları hayatımızdaki kazançlar ile nasıl doldurabildiğimizi öğreniyoruz. Giants of All Sizes, single kayıtları ile çalma listenize gelişigüzel ekleyebileceğiniz bir albümden ziyade baştan sonra sindirilmesi gereken bir duygu yığını. Senenin en iyi albümlerinden demek zor olsa da dinleyenin keyif alacağı ve biraz da hüzünleneceği bir yapıt. Kulak vermek isteyebilirsiniz.