Everything Everything – Get to Heaven

Albüm Kritik|

Rock cenahındaki birçok grubun kariyerinde yeni başlangıç kırılmaları bulunur. Bunun için illa çeyrek yüzyıl beklemeleri gerekmez.

Birkaç seneyi geride bırakmış olsalar da müzik grupları böyle bir ihtiyaçla karşılaşabilirler. Tek bir şarkı ya da topyekun albüm üzerinden bir yenilenme gereksinimidir bu çünkü. İşte Everything Everything şimdilerde böyle bir takvimi yaşıyor. İngiliz ekip yayımladığı üçüncü stüdyo albüm Get to Heaven’da hem direkt sözlerle iyi çalışılmış mesajını iletiyor, hem de deneysel kodların yanına sert art rock kabullerini ekliyor. Kapak illüstrasyonunun içerik GET TO HEAVEN-critichakkında net ipuçları sunduğunu söylemek mümkün, evet. Yine de sistemin çarklarına hoş göndermeler yapan grubun yeni stüdyo kaydında işler bu kadarla sınırlı değil. İlk sıranın To the Blade’e ait olması da bunun bir örneği zaten. Açılış anlarından başlayarak tüm albümün genelinde hissedilen bir eleştirel tavır var. Get to Heaven’ın detayları hakkında kendisiyle konuştuğumda “Sound’la ilgili artık birtakım yeni yaklaşımlarımız var” demişti vokal Jonathan Higgs. Albümdeki temel çizgi Higgs’in bu sözünü doğruluyor. Bu noktada ünlü prodüktör Stuart Price’ın rolünü de es geçmeyelim. Görece dağınık beat’lerin bir arada kalması ve Everything Everything denince akla gelen pop rock aksanının bu defa sessizliğe gömülmesi Price imzalı bir başarı kuşkusuz. Sonuç olarak 2010 yılında ilk albümüyle Mercury Prize’a aday gösterilen Manchester çıkışlı topluluğun bu yeni şarkılarla büyükler ligine doğru bir adım daha attığını kolayca söyleyebiliriz. Potansiyellerinin en iyisi değil Get to Heaven, ama artık o zirveye çok yakınlar.

Comments are closed.