Fiona Apple – Fetch the Bolt Cutters

Albüm Kritik|

İçeriği bir tarafa sadece ismiyle çok şey anlatıyor bu albüm. Fiona Apple hiç olmadığı kadar özgün, hiç olmadığı kadar sıra dışı. Fetch the Bolt Cutters müziğin iç dinamiklerini oluşturan kategorilere meydan okuyor.

Evet, kesinlikle bambaşka bir yerde. Özgürlük ve baskı arasındaki düğüm-çözüm döngüsüne odaklanıyor. Burada bulunan toplam on üç şarkı klasik parça akışını, albüm yapısını yansıtmıyor. Kimi sekanslarda kendinizi bir sesli kitabın merkezinde bile hissediyorsunuz. Sürükleyici bir sesli kitabın ama. İsmini Allan Cubitt imzalı TV serisi The Fall’dan ilhamla alan Fetch the Bolt Cutters çok sivri köşelere sahip. Öte yandan sinir uçlarına dokunurken bile sakin ve alaycı olabiliyor. Bu yıl şimdiye kadar benim dinlediğim en darmadağın ama aynı zamanda attığı adımlardan emin, başlangıç-bitiş bağlantısını gözeten, en detaylı albüm budur. Apple bu kayıt için hayatının beş yılını harcadı. 2015 senesinde başlayan kayıt süreci bu yılın hemen açılış günlerinde sonlandı. Müzisyen Venice Beach’deki evinde neredeyse tüm aşamalarını bizzat yöneterek imza attı bu uzunçalara. Sekiz numaralı şarkı Ladies’de Sebastian Steinberg ve David Garza’nın sound desteği hariç her sözün, her enstrüman dahlinin planı Apple’a ait. Bu denli kişisel bir kaydın kapaktaki müzisyene bu kadar yakın ve bağlı olması şaşırtıcı değil, bilakis tam da gerektiği gibi kişiselliği dört bir yanından belli ediyor Fetch the Bolt Cutters. Vurmalı çalgıların baştan sona merkez ritmi sımsıkı tuttuğu uzunçalarda hikaye anlatıcılığı yönünün güçlü olması Apple’ın kendisini her sesin önüne yerleştiriyor. Sanatçı bu durumu şöyle açıklıyor: “Ben plan yapan biri değilim. Hayatım da bu plansızlığın özetidir. Sesimle eğleniyorum. Onu her zaman güzelleştirmeye çalışmıyorum. Kimseyi şarkıcı olduğum konusunda ikna etmeye falan uğraştığım da yok. Sadece ilginçtir bu albümle birlikte vokalimin yeni bir enstrüman olduğu ortaya çıktı.” Dokuz numara Heavy Balloon’da ve hemen ardından ses veren Cosmonauts’da cümleleri öyle sert eziyor ki Fiona, yarattığı ambiyansa bir anda ışınlanıyorsunuz. Gözünüzün önünde suretiyle yaşam buluyor. Under the Table, Newspaper, On I Go, I Want You to Love Me ya da diğerleri… Hangi şarkıda olduğunuzun bir önemi yok. Burada Fiona Apple’dasınız. İlişkilerini, gözlemlerini, acılarını, sevgi arayışlarını, bir şekilde hayatta kalışını üst perdeden dinliyorsunuz. Fetch the Bolt Cutters ile tam sekiz yıl aradan sonra ilk kez bir albüm yayımlamış oldu Apple. Salt geri dönüşün çok ötesinde, özgünlüğün üst sınırlarında karşımıza çıktı. Fetch the Bolt Cutters onun müzikal varlığına, zihninin berraklığına ve kompleks sanatçı yönüne ışık tutuyor. 

Comments are closed.