Friendly Fires – Inflorescent

Albüm Kritik|

İngiliz indie rock grubu sekiz yıl aradan sonra Inflorescent ile geri döndü. Albüm eğlenceli ve tempolu müziği ile yaz mevsiminin tadını damağımızda bırakacağa benziyor.

Friendly Fires 2011 yılında Rock’n Coke festivalinde tesadüfen “kimmiş bunlar ya bir bakayım” diye dinleyip bir daha da haber alamadığım bir grup oldu. Zaten gündüz vakti İstanbul’un nem ile harmanlanmış korkunç sıcağında sahneye çıkması da konsere kendimizi tam anlamıyla vermemizi engellemişti. Her ne kadar flu olsa da, Friendly Fires zihnimde güzel bir intiba ile canlanıyor. Inflorescent grubun bir önceki uzunçaları Pala’nın sounduna göre nispeten daha farklı. Sekiz yılın ardından keskin bir sound değişikliği sürpriz olmamakla beraber kendi adıma Infloescent’teki synth, house ve electronic müzikten kesitler sunan soundunu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim fakat ufak bir “ama” ile. Yine bir takım “klon” şarkılar ile karşı karşıyayız. Klon şarkıların bu albüm özelinde bir avantajı, bir de dezavantajı var. Dezavantajı şu: Sekiz yıl süren bir ayrılığın ardından Londra’da birkaç stüdyoda üzerine on sekiz ay çalışılmış bir uzunçalardan sound olarak daha özgün şarkılar çıkmaması kısmen hayal kırıklığı yaratıyor. Avantajı ise şu: Her ne kadar bu söylediğimi beğenmesem de klonların başarılı olması. Neredeyse tek bir soundun üzerine farklı varyasyonlar eklenmiş olmasına rağmen albüm sizi yakalıyor. Ofiste, arabada ya da olduğunuz yerde size bütün işi gücü bıraktırıp bulunduğunuz ortamı dans pistine çevirme potansiyeline sahip. Bu demek istediğimi özellikle Can’t Wait Forever, Love Like Waves ve Friend Within’in destek verdiği Offline şarkısında dinleyici daha iyi deneyimleyecektir. Bu arada yeri gelmişken Friend Within’e de bir parantez açmak gerekir. 2013 yılında tesadüfen The Renegade EP’sini dinlediğimden beri takip etmeye çalışıyorum. Albümün çalma listesinde Friend Within’i görmek beni oldukça heyecanlandırdı. Offline şarkısında iki özgün sound birleşince ortaya gerçekten güzel bir iş çıkmış. Albümleri ruh durumuma ve mevsimlere göre ayırmayı çok fazla sevmemekle beraber kendimce bazı albümleri o anki hal ve mevsimlerle özdeşleştiriyorum. Inflorescent tam bir yaz albümü ve yaz mevsiminden sonbaharın ilk günlerine geçtiğimiz şu günlerde yaz tadını damağımızda bırakarak gidiyor.

Comments are closed.