Halsey – Manic

Albüm Kritik|

2014 yılında Ghost isimli parçasıyla hayatımıza giren Halsey geçen onca zamana ve şarkılara rağmen hala ilk tanıdığımız gibi tutkulu ve sıra dışı. 2015 yılında piyasaya sürdüğü debut albümü Badlands ile çok büyük ses getiren müzisyen yeni albümü Manic ile dinleyicilerinde yarattığı aynı heyecanı sürdürmeye niyetli.

Manic ile Halsey yirmili yaşlarının ortasına gelmiş başarılı müzisyen olarak bütün kalp kırıklıklarını, yaşadığı bütün sevinçlerini ve hüzünlerini önüne koyuyor ve kendine dönüp müziği ile adeta bir özeleştiri yapıyor. Halsey’i dinleyenler genellikle indie pop müzisyeni olarak tanımlar fakat sanatçıyı bir tarza sokmak veya yakıştırmak imkansız. Manic albümünde de bunu iyice fark edebiliyorsunuz. Albümün her bir şarkısı farklı tınılarda farklı sularda geziniyor. Hatta bazı şarkılar tek başına bile birçok tarza benzetilebilir. Albümün en sevdiğim şarkılarından biri olan You should Be Sad’de bunu baskın bir şekilde fark edebilmek mümkün. Hem alt. rock, hem elektronik, hem de pop tınılayan bir parça. Finally Beautiful Stranger isimli parçasında ise Halsey adeta egosu ve alter egosuyla savaşmak yerine kendine ait bütün parçaları tek bir ruh haline getiriyor. Bir röportajında on yedi yaşındayken kendisine bipolar bozukluk konulduğunu belirten Halsey bunu dezavantaj olarak taşımak yerine müziğine aktarmayı başarmış. Belki bu kadar sevilmesinin sebeplerinden biri de budur. Kendisinin iyi ve kötü her parçasına sarılarak bunları şarkılara dönüştürerek dinleyenlerin ruhlarına dokunabilmesidir. Albümün en sarsıcı parçalarından biri de Forever Is a Long Time. Halsey şarkının vurucu sözlerini kuvvetli sesiyle öyle bir notaya getirmiş ki en duygusuz insanın bile kalbinde küçük çarpıntılar yaşatacak cinsten. Şarkının ortalarında başlayan yağmur sesine eşlik eden klasik müzik ezgileriyle Halsey adeta bir başyapıt yaratmış. Albümün sonuna doğru Still Learning isimli parçasında genç müzisyen “Ben hala öğreniyorum, kendimi sevmeyi” diyerek ruhunun derinliklerinde hala kendi ile çözülmemiş bazı şeylerin yakarışını yapıyor. Badland albümü ile feminist bir manifesto yazdı. Shakespeare’dan esinlendiği Hopeless Fountain Kingdom ile de modern bir aşk hikayesi yarattı. Manic albümü ile de “Ben hala buradayım” diyerek daha kuvvetli bir ses ile kendi hikayesini yazmaya ve yönetmeye devam ediyor.

Comments are closed.