“Harika şehir, harika insanlar”

Röportaj|

İsveç’ten The Radio Dept. yeni stüdyo albümü Running Out of Love‘ın turnesi kapsamında 28 Nisan akşamı Salon İKSV’de sahne alacak. Johan Duncanson ve Martin Carlberg ikilisinden oluşan grupla son yıllara odaklanan bir röportaj gerçekleştirdik.

İlk olarak yeni albümünüz Running Out of Love için tebrik etmek istiyorum. Nasıl hissediyorsunuz albümle ilgili?

Teşekkürler! Mutluyuz. Açıkçası son albümümüzden bu yana uzun bir ara vermeyi düşünmemiştik. Ama öyle oldu ve altı yıl sonra ancak yeni bir albüm çıkarabiliyoruz. Birçok şey üst üste geldi bu süreçte, başka bir albüm çalışması da araya girdi. 2014 yılında Running Out of Love için çalışmalara başladık. Her birimiz başka başka şehirlerde yaşıyoruz. Zor oldu ama pes etmeyip albümü tamamlayabildiğimiz için gururluyuz.

İki albüm arasındaki bu uzun ara dönemi biraz daha açalım. Önceki albümünüz Clinging to a Scheme çıktığında ”Bir daha bu kadar boşluk olmaz” dediğinizi hatırlıyorum. Ama işte buradayız. 

Bu durumun ilk sebebi az evvel belirttiğimiz gibi grup üyeleri olarak farklı şehirlerde yaşamamızdır. Fakat en büyük sebebi şuydu: Plak şirketiyle olan sözleşmemizden memnun değildik. 2012 yılında onlardan davacı olduk. İlham verici bir dönem değildi. Enstrümanları elimize alıp üretime başlayacak motivasyonu bulmak için çok zor zamanlardı. Çünkü şirketle aramızdaki sözleşme devam ediyordu. Her iki taraf için de anlaşarak ayrılma yollarını aramaya başladık ve bu gerçekleştikten sonra da tekrar müziğe dönmek hem kolay, hem de eğlenceli oldu.

Labrador Records ile aranızdaki sorun neydi tam olarak?

Kontrat imzalandığında çok genç ve aptaldık. Bu bir kölelik kontratıydı. Uzun süre bunun böyle olduğunu fark edemedik. Fark ettiğimizde ise felaket başladı. Çünkü onlar bizim gibi bu işte bir sorun olduğunu, kontratın yanlış olduğunu düşünmüyorlardı. Kağıtlarda yazan şuydu: Ürettiğimiz her şeyin sahibi plak şirketiydi. Biz devam ettiğimiz sürece her şeye onlar sahip olacaktı. Hatta biz ortadan kalktıktan sonraki yetmiş yıl boyunca da her şeye onlar sahip olacaktı. İşte onların ”herhangi bir sorun yok” dediği kontrat buydu. Elbette gerçek bunun tam tersiydi. Şükürler olsun ki bunlar artık geride kaldı.

Şu sıralar bir plak şirketi olmaksızın bağımsız devam ediyorsunuz değil mi?

Evet.  Just So! isimli bir plak şirketi kurduk. Ünlem işareti de isme dahil. (Gülüşmeler) Birçok single ve EP çıkarmayı düşünüyoruz. Bir uzunçalar yayımlamak ise bizim gibi uyuşuk insanlar için fazla yorucu olur. Yani bundan sonraki uzunçalar için eğer ilgilenen olursa farklı bir plak şirketiyle lisans anlaşması yapacağız.

Running Out of Love İsveç siyasetine güçlü göndermeler yapıyor. Şarkıları yazarken tam olarak zihninizde ne vardı?

Burada, İsveç’te ciddi anlamda faşizim ve aşırı milliyetçilik sorunu var. Dünyanın her yerinde salt kendi ülkesinin dünyanın en iyi ülkesi olduğunu düşünen aptal insanlar var. Bu insanlar her şeyden, herkesten nefret ediyorlar. Dahası polislerin bir kısmı da bunların yanında yer alıyor. Dünyadaki tum ırkçılara küçük bir parça toprak vermeliyiz. Sonra hepsini o topraklara gönderelim. Keyfini çıkaracakları bir sürü bayrak ve diğer oyuncakları da verelim. Sonra geri kalanlarımız gerçekten rahat edebiliriz. Böylece onların bizi delice fikirleri ve şiddete eğilimli davranışları ile yavaşlatmalarına izin vermek yerine, biz geri kalanlarımız her şeyi en iyi şekilde yaparız.

Bir röportajınızda “Biz politik provokatör değiliz. Biz sadece pop müzik yapıyoruz ve hala aklımızdaki düşüncelerin merkezinde bunu yapmak var.” demiştiniz. Bunu biraz daha açar mısınız?

Uzak geliyor bu cümle. Belki o röportajda bir yanlış anlaşılma olmuş olabilir. Buradan tekrar belirteyim: Biz politik bir grubuz, fakat sound olarak pop müziğin merkezindeyiz. Eğer mecbur değilsek politika dışındaki diğer konular üzerine şarkılar yazıyoruz. Sağ kanattaki insanlar ve özellikle İsveç’teki aşırı milliyetçiler yüzünden sevgi, yaşam, yani politika dışındaki diğer şeylerle ilgili şarkılar yazmak yerine politika hakkında şarkılar yazmak zorunda kalıyoruz. Diğer yandan insanlar bizim yalnızca şarkı sözlerimize takılmasınlar. Sadece müzik de eğlenmek için yeterlidir. Favori şarkılarımızdan birçoğunun sözlerini anlamıyoruz, ama o şarkıları sevmeye devam ediyoruz. Bizim için öncelik her zaman müziktir.

Şu sıralar turnedesiniz. Nasıl gidiyor her şey?

Her şey yolunda diyebiliriz. Sahne öncelerinde genelde gergin oluruz, ama konserler sıklaşınca bu ortadan kalkıyor. Katılımcı ve sıradışı bir seyirci kitlesine sahibiz, bu konserleri daha da eğlenceli kılıyor. Ayrıca yeni şarkıların konserleri olumlu anlamda daha başka bir hale getirdiğini düşünüyoruz.

İstanbul ile ilgili bir soruyla bitirelim. Şehir ve geçmiş dönemde burada gerçekleşen konserlerinizle ilgili neler söylemek istersiniz?

İstabul’a ilk kez adım attığımız yıl olan 2007’den bu yana orada çaldığımız her konseri sevdik. Harika şehir, harika insanlar. Önümüzdeki konser ise eski ve yeni materyallerin birleşimi olacaktır. Ayrıca Kim Ki O ile yeniden çalmayı dört gözle bekliyoruz. Onlar bizim hem favori grubumuz, hem de tanımaktan dolayı şanslı hissettiğimiz yakın arkadaşlarımız.

Comments are closed.