Cebinden bir kağıt çıkardı ve Türkçe olarak “Benim için bu bir zevk” cümlesini okudu. Bu klişe miydi, belki. Ama eğlenceliydi de. Esas eğlenceli olan ise konserin ta kendisiydi. Donny McCaslin geriye çok güçlü bir sahne performansı bıraktı.
18 Temmuz Salı gecesi 24. İstanbul Caz Festivali kapsamında Salon İKSV’de sahne aldı Donny McCaslin. Yazının en sonunda söyleyeceğimi şimdiden belirteyim: Californialı jazz saksafoncusunun o geceki performansı muhteşemdi. Doğaçlama kanallarda yeni biçimlere ulaşan parçaların odak noktasında elbette McCaslin ve onun saksafonu vardı.
İçinde bulunduğunuz konserin sıradan olup olmadığını daha ilk dakikadan hissedersiniz çoğu zaman. Yüzünüze çarpan bir ışık, ayaklarınızı ve saçınızı aynı anda titreten bir davul açılışı ya da bir elektrik gitarın karmaşık yol arayışı size bir şeylerin sıra dışı olacağını fısıldar. Önceki gece de bunu böyle hissettim.
Uzun süreli şarkıların sınırlarında jazz tavrının yanı sıra modern pop ve alt. rock etkileşimlerine de ulaştı McCaslin. Synthsizer, gitar ve davul konserin belli bölümlerde soundu tek tek sahiplendi. Bazen de hepsi birlikte güçlü bir atmosfer yarattı. Tam burada sahnedeki tüm ekipten bahsetmekte fayda var. Konser boyunca McCaslin’e davulda Nate Wood, klavyede Jason Lindner ve bas gitarda Jonathan Mass eşlik etti.
Efsane sanatçı David Bowie’nin final uzunçaları Blackstar‘da yer alan müzisyenlerden biri de Donny McCaslin. Blackstar albümüne saksafonuyla ses veren müzisyen Salon’daki konserde de Bowie’ye selam göndermeyi ihmal etmedi. Lazarus anlarından bahsediyorum. Diğer izleyicileri bilemem ama ben boşlukta kalan vokallerde Bowie’nin seslerini hayal gücümle konsere çağırdım. McCaslin ve ekibi Lazarus‘u enstrüman kanallarıyla tam performans çalarken kulağım içinde Bowie şarkıyı söylüyordu.
McCaslin şu ana kadarki son uzunçalarını geride kalan yıl Beyond Now adıyla yayımladı. Onu İstanbul’a getiren de söz konusu bu albümün ardından çıktığı konser turundan başka bir şey değil. Bowie’ye ithaf edilen Beyond Now‘ı daha önce defalarca dinlemiş ve beğenmiştim. Ancak o şarkılara dün gece canlı olarak tanıklık etmek başka bir boyutta gerçekleşen bir deneyimdi.
Yaklaşık bir buçuk saat süren konserin çıkışında kendimi bulduğumda daha iyi bir yerdeydim. En azından konserden hemen öncesine göre. McCaslin’in saksafonu, David Bowie’ye gönderilen içten selam, jazz kanallarında gelişen ve alt. rock ile darkwave bölümlerine sirayet eden sound… Esas benim için bu bir zevkti Mr. McCaslin.