Iowa’dan Jen Gloeckner yedi yıl aradan sonra çıkardığı ilk albümü Vine‘da ambient sınırlarında ses veriyor. Toplamda on bir şarkıdan oluşan bu kayıt kusursuz değil, ancak kesinlikle dikkati hak ediyor.
Jen Gloeckner ismini ilk kez duyanlarınız olabilir. Ama o uzun süredir buralarda. Lou Reed, David Bowie ve Iggy Pop gibi büyük isimlerle birlikte çalışmalar yürüten bir müzisyen Gloeckner. Yeni albümü Vine‘da da ünlü sahne insanları John Ashton, Henry Padovani ve Angela Mattson ile birlikte çalışıyor. Albümün düzenlemelerinde Brian McTear & Matt Proirier ikilisi var. Bu son iki ismi özellikle vurgulayalım, çünkü Vine küçük dokunuşlarda gelişen, sirayet gücü yükselen albümlerden biri. Çığlıklar, ani sessizlikler, birbirinin üzerine bindirilmiş karmaşık sound çizgileri… Bunlar albümün en büyük avantajları. Vine daha aynı adlı açılış şarkısında size nerede olduğunuzu ve sizi neyin beklediğini açıklıyor. Prayers, Colors ve Sold şarkıları albümde öne çıkıyor. Leonard Cohenvari geri vokaliyle on numaralı parça Row with the Flow‘a ayrıca dikkat. Uzun süre üzerine çalışılmış, kayıt süreci geniş yelpazede işlenmiş ve her şarkıda hikayeler barındıran bir albüm Vine. Her dakika aynı seslere kapı aralayan çalışmalardan değil. Diğer yandan Gloeckner dinleyiciyi şaşırtmak adına parça finallerini çeşitlendiriyor. İyi numara ama aynı zamanda klişe de. Yazının en başında sözünü ettiğim albümün kusursuz olmama hali de buradan kaynaklanıyor: Kaydın kimi bölümlerinde gözümüzün içine sokulan “bakın farklı şeyler var burada” mesajları olmasaydı ve bu mesajlar bilhassa son birkaç yıldır adına indie denen ama indie tavrından başka her şey olan kopya kalıplarla iç içe verilmeseydi bir başyapıtla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirdim. Ama maalesef öyle. Neyse ki Vine boyunca bir o kadar vurucu, hayranlık uyandırıcı, tekrar tekrar kendini dinleten sesler de var ve albüm başarı kaygısından kaynaklı zaaflarına rağmen iyi bir noktada dengeyi sağlayabiliyor. Bu iyi bir nokta neresi diye soracak olursanız gökkuşağı, derin uykular, cennet, doğa, çıplak bir sevgi üzerine kurulan sözlerin merkezinde. Lana Del Rey’in yakın dönem deneysel çalışmalarını seviyorsanız, Björk ve Portishead dünyasına yakınsanız Jen Gloeckner imzalı Vine‘a kulak verin derim.