“Kelebek gibi dans edip arı gibi soktuk”

Röportaj|

MadenÖktemErsönmez’in ilk stüdyo albümü MÖE geride kalan günlerde Kapak & Lin Records aracılığıyla geldi. Ekibin üç üyesiyle bir araya gelip albümü, lansman konserini ve müziklerindeki arayışları konuştuk.

MadenÖktemErsönmez fikri nasıl çıktı ortaya?

Volkan Öktem: Üç kişi daha önce yaptığımız tarzlardan daha farklı bir şeyler yapmak istedik. Hepimiz hemfikir olunca önce setup’larımızda değişiklik yaptık ve önceden çaldığımız bazı besteleri değişik şekilde yorumlayarak başladık

Alp Ersönmez: 2001’den beri beraber müzik yapıyoruz. 2004 ve 2008’de Genco Arı’yı yanımıza alıp Quartet Muartet olarak iki albüm yayınladık. Ancak daha sonra herkesin yoğunlukları ve taşınmalarla Quartet Muartet beraber çalamaz oldu. Ancak zamanla tekrar üçlü olarak çalmak istedik. MÖE bu isteğin tezahürü.

Sarp Maden: MÖE fikri hep vardı. Zamanla biz ortaya çıktık.

Daha önceki süreçte de birlikte yürüttüğünüz çalışmalar var. Bu açıdan sizin için yeni bir oluşum demek zor, ancak grubun kendisi yeni sayılır ve tarz çok başka. Aradaki fark ne sizce?

Ersönmez: Quartet Muartet’te çaldığımızdan çok farklı bir müzik yapıyoruz artık. Şarkı formu ve icrada büyük değişiklikler var. Formu esneterek ve karşılıklı doğaçlamayı ön plana çıkararak, sahnede daha büyük risk alarak çalıyoruz.

Maden: Olmaz mı, müzik farklı.

Öktem: Fark çok, çünkü bu yaptığımız  tarzın daha önce yaptığımız tarzlarla hiç alakası yok. Dinleyenler bunu hemen fark edecekler, daha önce yaptıklarımızda bariz ve herkes tarafından yorumlanan tarzları duyarken bu albümde daha bize özgü bir tarz dinleyebilirsiniz, zaten yapmak istediğimiz de buydu.

Thom Yorke ile birlikte Atoms for Peace adlı projeye destek veren Flea bunun nedenini şöyle açıklamıştı: “Çünkü farklı bir projeyle kafamı dağıtmaya ihtiyacım var.” Sizin için de diğer her şeyden bir kaçış olabilir mi MÖE?

Maden: Diğer her şey MÖE’den kaçış bizim için.

Öktem: Aynen dediğiniz gibi, zaten biz daha önce yapmadığımız bir tını, yorum yada bestelerin peşindeydik, yeni ne yapabiliriz diye konuşuyorduk, dinleyicinin beğenisi nedir bilemiyoruz ama sanırım bu yolda ilk adımı atmış olduk.

Ersönmez: Farklı müzikal yönlerini besleme gayreti, bir müzisyen için turizm değil ihtiyaç. Üçümüz de farklı tarzları seven ve çalmak isteyen müzisyenleriz. Birbirimizi müzikal olarak anlıyoruz ve anladığımız şeyi seviyoruz. Kaçış olarak değerlendirilemeyecek kadar değerli bu bizim için.

İlk albümünüz henüz çok yeni. Lansman konseriniz de birkaç hafta önce gerçekleşti. O ilk konser nasıldı sizin açınızdan? Tepkiler nasıldı?

Ersönmez: Biz mutluyduk. Genel tepki de çok olumlu. Konserde Quartet Muartet’i bilen bazı dinleyiciler, MÖE’yi bu konerde ilk kez dinledilerse yadırgamış olabilirler ama bize gelen genel yorum oldukça beğenildiği yönünde.

Maden: Kelebek gibi dans edip arı gibi soktuk. 

Öktem: İlk tepkiler beklediğimizden çok daha  iyiydi. Sonuçta çok inişli çıkışlı ve yerine göre çok sert yerine göre de çok yumuşak bir müzik yapıyoruz. Yani ortası yok. Seven ya seviyor yada sevmiyor. Yani Lansman konserimizdeki tepkiler çok olumluydu.

Albümün kayıt ve düzenleme aşamasında sizin dışınızda yer alan başka isimler var mı?

Maden: Nein.

Öktem: Albüm kaydını kendimiz yaptık şarkıların aranjmanları ve besteler bireysel olarak bizlere ait. Ayrıca genel anlamda bu albümün prodüktörü de biziz.

Ersönmez: Besteler, düzenlemeler ve kayıt tamamen bize ait. Miks ve masteringi Hüseyin Köroğlu yaptı. Onu da oldukça yorduk çünkü özel  olarak istediğimiz bir ses var ve Hüseyin Almanya’da yaşadığı ve iletişim aynı şehirde yaşıyor olmaktan daha zorlu olduğu için tam olarak istediğimizi bulabilmek adına biraz daha fazla zaman harcamamız gerekti. Sabırla bizi dinledi ve çalıştı. Kendisine büyük bir teşekkür borçluyuz.

Facebook sayfanızda tarzınızı aktarırken “Spontane ve karşılıklı etkileşime açık bir müzik yapıyoruz. Caz, rock, drum’n bass, punk, noise, elektronik, ambient tınıları duymak mümkün.” diyorsunuz. Bu biraz da sanırım herhangi bir kalıba girmeyen ve “müzik bizi nereye götürürse” anlayışı değil mi?

Öktem: Evet öyle, normalde yaptığımız tarzlarda da solo anlayışı zaten böyle idi. Biz bunu biraz daha genişletip bestenin geneline yaydık ve daha spontane ve heyecanlı o ana dayalı bir tarz ortaya çıkardık.

Ersönmez: Aslında evet biraz öyle. Ama kaderci de değiliz. (Gülüyor)

Maden: Hayır, biz müziği nereye götürürsek anlayışı.

Albümde ritim aniden yükseliyor ya da düşüyor. Hiç beklemediğiniz bir anda şarkı bitiyor ya da en yüksek perdeden başlıyor. Tüm bu farklı yönlere rağmen MÖE bir film gibi bütünlüklü ve sürükleyici. Ne dersiniz buna?

Ersönmez: Güzel bir yorum; teşekkür ederiz. Şarkılar içinde ve arasında değişkenlik ve zıtlık olması bizim sevdiğimiz bir yaklaşım. En yumuşak ve en sert bölümleri aynı parçada art arda duymayı seviyoruz.

Öktem: Ne kadar doğru bir ifade.

Toplamda yedi şarkı ses veriyor. Bu sayı standart bir albüm için az olarak görülebilir ama on bir dakikanın üzerinde devam eden şarkılar da var. Kayıtlar sırasında aklınızda neler vardı?

Öktem: Kayıttan çok önce beyin fırtınası oldu. Hepsini düşündük, şarkı sayısı ve dakikaları bile. Fakat ortaya çıkan ses ve müzik bizi yeterince tatmin edince albüm onayımızı aldı.

Ersönmez: Şarkıyı nasıl duymak istediğimiz dışında hiçbir şey.

Maden: Kayıt yaparken zihni boşaltmalı ki spontane akış bozulmasın.

Takvimde açıklanan konserler var mı? Ekibi en yakın ne zaman ve nerede izleyebiliriz?

Ersönmez: En yakındaki 22 Nisan İTÜ.

Maden: Bizi canlı dinlemek isteyenler Facebook’tan MÖE sayfasını takip edebilirler.

Comments are closed.