Lady Gaga’nın Fame’den on iki yıl sonra yayımladığı, ilk albüm dönemine en yakın soundu içeren albümü bu. Chromatica ’90’lar house altyapıları ve sesli komutlar eşliğinde parçalanmış kimliklerden, antipsikotik ilaçlardan, hatta cinsel saldırıdan bahseden cesur bir albüm.
İtiraf edelim. Lady Gaga’nın The Fame dönemindeki dansa davet eden müthiş şarkılarını çok özlemiştik. Gaga’nın 2011’den sonra yaptığı hiçbir albüm o dönemki elektriği verememişti. A Star is Born iyi bir filmdi ama Shallow çok iç sıkıcı bir şarkıydı. Lady Gaga’nın o “çok normal” halleri düzdü, sıradandı, renksizdi. Oysa Onur Ayı’nı kutladığımız haziran ayında daha çok renge ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Chromatica’nın ilk single çalışması Stupid Love şubat ayının sonlarına doğru yayımlandığında içimizde bir umut ışığı yandı. Üstelik Gaga yine eski çılgın kostümleri giyiyor. Chromatica onun uzun zamandır yapmadığı cinsten, gerçek anlamda bir pop albümü. Toplam on altı şarkıdan oluşan albüm üç kısa enstrümantal perde ile bölünüyor. İlk single Stupid Love bize Lady Gaga’nın dünyanın dışına çıktığını ve Chromatica adında yeni bir gezegenden bildirdiğini açık ediyor. Hatırlarsanız klibin başında şu yazıyordu: “Dünya çatışmada çürüyor. Birçok kabile egemenlik için çatışıyor. Spiritüel olanlar barış için dua edip uyurken iyilik punkları Chromatica için savaşıyor.” Chromatica I ile açılan birinci bölümün en dikkat çeken şarkısı Alice: “Adım Alice değil, ama hala Harikalar Diyarı’nı arıyorum.” Albümü açmak için müthiş bir hit. Ariana Grande’li ikinci single Rain on Me de çok iyi şarkı. İlk single Stupid Love’ı zaten sevmiştik. Bu bölüm Lady Gaga’yı ilk tanıdığımız günlere götürüyor bizi. Chromatica II arasını şöyle açıklıyor Gaga: “Yolculuklarımız tuhaf ve korkutucu olabilir. Hayat benden imkansızı istemiş olabilir ama bunu hisseden yalnız ben değilim. Korktum ama sihre de inanıyorum. Bunu kendi sihrimi kendime hatırlatmak için yazdım. Sizin için de…” Bu bölümün en dikkat çeken şarkısı kuşkusuz 911. “Ben kendimin en büyük düşmanıyım, patlat bir 911” dizeleri kendine dönük başarılı bir özeleştiri. Chromatica III ise albümün sonlarına doğru daha sakin bir çıkışa götürüyor bizi. Ve albümün ana fikrini de veriyor: “Bu müziğin hayatta her şeyin zor olacağı anlayışının bir ifadesi olduğuna inanıyorum. Fakat zorluklardan sonra da devrimler gelir.” Bu bölümde çok deneysel bir Elton John işbirliği Sine From Above kalıyor hafızada. Müziğin iyileştirdiği, ruhu dönüştürdüğü bir gerçek. Chromatica’daki dans hitleri uzun zaman travmalarıyla boğuşan Lady Gaga’nın nihayet iyileştiğini gösteriyor. Onu yine yıllar öncesine benzer enerjisiyle robotik vokaller ve çılgın danslar yaparken görmek bize de iyi hissettiriyor. Belki bu albümün tamamıyla bir devrim yaptığından bahsedemeyiz ama Gaga, Chromatica ile yuvaya geri dönmüş gibi görünüyor.