Lanetlenmiş şehir ya da kaos

Göz|

Capharnaüm. Lanetlenmiş şehir ya da diğer anlamıyla kaos. Sadece bu bile Zain’in içine düştüğü hayatı ve yaşadığı şehri anlatmaya yetiyor. Ama Zain bundan çok daha fazlasını hissediyor, daha fazlasını yaşıyor. Filme başlarken öyküsünü çok iyi bildiğimi bütün bu anlatılanlara aşina olduğumu sanıyorum. Tanık olduklarım bana aksini söylüyor. 

On bir – on iki yaşlarındaki Zain, Beyrut’un en fakir mahallelerinden birinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu mücadele onu hayli olgunlaştırmış olacak ki yaşından büyük düşüncelere sahip. Ancak bir yetişkin değil ve çocuk ruhu hala içerisinde bir yerlerde varlığını koruyor. Öyle ki Spiderman görünüşlü lunapark çalışanı ilgisini çekebiliyor. Hatta o kadar ki minibüsten inip peşine takılabiliyor.

Zaten filmi gerçekçi yapan noktalardan biri de bu. Hayatın sillesini yemiş gerçek dışı yetişkin bir çocuk yok bu filmde. Bir çocuk ne yaşarsa yaşasın hala çocuktur. Okula gitmek, renkli çantalar takmak ister. Ailesi onu sevsin ister. Zain’in bu özlemini hissediyoruz. Filmde çocuk Zain’e fazla tanık olamıyoruz yine de. Çünkü Zain bir kaosun içine doğmuş. Çocuk Zain’e uzaktan öfkeyle bakıyor yetişkin Zain. Bunları düşünecek vakti yok.  

On bir yaşındaki kız kardeşini evlendirmek isteyen anne ve babasına karşı koymakla uğraşıyor. Parasızlıkla uğraşıyor. Açlıkla uğraşıyor. Lunaparkta tanıştığı Rahil’in oğlu Yonas’a ağabeylik yapıp kendisi tokmuş gibi önce onun karnını doyurmakla uğraşıyor. Sıradan sebepleri düşünmeye sıra gelemiyor yani. Gördükleri, yaşadıkları, yaşayamadıkları onda insanlara karşı katı bir duvar yaratmış. Yine de Zain’de yaşadığı dünyada hiç bulamadığı merhameti buluyoruz. Günlerce aç, parasız, çaresizken bile anne babasından hiç göremediği merhameti cömertçe sunuyor etrafına Zain. Mükemmel bir de karakter var onda. Dilenmeyi değil çalışmayı seçiyor. Açken verilen bedava yemeği kabul etmiyor. Bunun yerine iş istiyor. Gerçekten temiz kalmak, insan kalmak için direniyor Zain.

Küçücük bedeninde bunun savaşını vermenin ne kadar zor olduğunu ve bu yaşta neden bu kadar mücadele etmek zorunda olduğunu sorguluyor nihayetinde. Cevabı inanılmaz: Anne babaların ilgilenmeyecekleri çocukları dünyaya getirmemeleri. Anne ve babasına kendisini dünyaya getirdikleri ve bütün bunlarla mücadeleyi dayattıkları için dava açıyor. Kendisi gibi milyonlarca çocuğa, kızkardeşi Sahar gibi milyonlarca çocuk geline, anne babası gibi milyonlarca bilinçsiz ebeveyne yol göstermesi umuduyla.

Zain’in avukatını yönetmen Nadine Labaki canlandırıyor. 2018 Cannes Film Festival’dan jüri özel ödülüyle dönen film için Labaki “Capharnaüm, kendisine dayatılan hayata karşı isyan eden bir çocuğun hikayesi. Film için çok araştırma yaptım. Sistemin bu çocukları, nasıl başarısız hale getirdiğini anlamaya çalışıyordum. Bunu gerçek hikayelere, gerçek olaylara ve gerçek deneyimlere dayandırmak benim için çok önemliydi.” yorumunu yapıyor. Lübnan’da yaşanan bir hikayeyi filme yansıttıklarını anlatan Labaki, Zain gibi çok sayıda hikaye olduğunu da dile getiriyor.

Filmde Zain karakterine hayat veren Zain Al Rafeea oyunculuğuyla Cannes’da büyük ilgi gördü ve umut vaat eden oyuncu yorumları aldı. Suriyeli bir mülteci olan Zain Al Rafeea, Labaki tarafından sokakta keşfedilmiş ve daha önce hiç oyunculuk tecrübesi olmayan bir çocuk. Ancak gerçekçi oyunuyla Altın Portakal ödülüne de layık görüldüğünü belirtelim.

Filmde Zain’den sonra beni en çok etkileyen oyuncu ise küçük Yonas. Küçük oyuncu Yonas o kadar sevimli ve gerçek ki. Elbette Yonas’a hayat veren Boluwatife Treasure Bankole tüm bunları bilinçli yapabilecek yaşta değil. O yüzden buradaki övgüler yönetmene gidiyor. Bu kadar gerçekçi sahneleri çekmek, küçücük bebeğe bu kadar yerinde davranışlar yaptırmak hiç de kolay değildir eminim.  Yönetmen de sahneyi çekmek için çocukların gerçekten acıkmasını ya da uyumasını beklediklerini bir röportajında belirtiyor. Zaten küçük Yonas’ın gerçekten acıktığını ve sadece anne sütünü aradığını filmde çok net görüyorsunuz. Bu açıdan anne olan Nadine Labaki’nin bu sahnelerde ne kadar zorlandığını, açlıktan ağlayan bir bebeğin çekim için aç bırakılmasının ne kadar soğukkanlı bir davranış olduğunu biraz da hayretler içinde fark ediyorsunuz.

Caramel ve Where Do We Go Now filmlerinin ardından Nadine Labaki’nin külliyatına eklediği en son ve en iyi filmi Capharnaüm. Yılın izlenmesi gereken yapımlarından olduğunu rahatlıklar söyleyebilirim.

Comments are closed.