“Merak etme dürtüsü çok önemli”

Röportaj|

İstanbul sahnesinin genç isimlerinden TKO, yeni albümü Instant Distance ile mesafeleri aşıp evresel bir sound yaratmak için kollarını sıvıyor. Alıcısı çok fazla olmayan bir türde zora meyleden müzisyen engeller karşısında teslimiyetçi bir İsa’dan daha çok denizleri yaran Musa peygamber gibi direnmeye kararlı gözüküyor. Biz de Maltepe’den yükselen bu karanlık sese kulağımızı kabartarak müzisyenin gelecek hedeflerine, geçmiş hikayelerine ve yol haritasına yakından bakıyoruz.

Şu an Bilgi Üniversitesi’nde Müzik bölümünde okuyorsun değil mi? Müzik ne zaman, nasıl girdi hayatına?

Müzik yapmaya on yaşında halamın aldığı gitarla başladım. On altı – on yedi yaşlarında da arkadaşımın evinde piyano çalıyordum. Müzik bölümündeki kaydım sürüyor evet, ancak ekonomik kriz çok sert vurduğu için ve okulum bu konuyla pek ilgilenmediği için okulu bu sene askıya aldım.

Tüm hayatını müzikten kazanmayı mı düşünüyorsun? Var mı bir b planın? Müzik dışında nelerle ilgileniyorsun?

Aslında şu an için pek bilmiyorum. Şimdilik hayatımı tasarımdan kazanıyorum. Daha önce de hem setlerde hem de post prodüksiyon tarafında masa başı çalıştım. Zaman zaman hala bu tarz işler de yapıyorum.

Sosyal medya hesaplarında yetiştiğin Maltepe vurgusunu fazlasıyla yapıyorsun. Semtin müziğinin neresinde duruyor, müziğine nasıl etki ediyor sence?

Maltepe’de bu soruyu sorabileceğiniz farklı tarzlarda müzik yapan bir sürü insan var. O yüzden  “semtin müziği” nasıl olur tekrar düşünmek lazım. Tabii bulunduğun çevre müziğini de şekillendiriyor ancak bence esas olay kendini nasıl tanımlamak istediğinle alakalı.

Maltepe’de farklı tarzlarda müzik yapan isimler var dedin. Kimler onlar bahsetsene biraz. Aranızdaki iletişim nasıl, sahip çıkıyor musunuz birbirinize?

Olmaz mı ya? M4NM’den Ulaş (Document1), Midvil grubundan Doğan, Buğra ve Ahmet Ağabey de her gün çay içtiğimiz insanlar. Aktif olmaya hazırlanan bir sürü isim daha var. 2019 Maltepe için jelatinini yırttığı bir sene olacak.  

Alternatif sahne için bile fazla deneysel ve alıcısı çok fazla olmayan bir türü deniyorsun. Dinleyici / basın aynı tarz müzik yapan yabancı isimlere karşı hoşgörülüyken, buradaki yerli isimlere nasıl yaklaşıyor sence?

Bence burada iki majör problem var. Biri güvensizlik, diğeri de maddi beklenti. İkisi de birbiriyle bağlantılı aslında. İlk etapta müzisyene ve müziğine güvenmek gerekiyor. Onun için de altyapı… Müzisyenin üzerine düşen şeyler de var. Mümkün olduğunca müziğin koduna uygun mecralar seçilmeli. Tarzlarında domestik bir tavrı benimsemiş mecralara ve kitleye kutu dışında bir eser sunup karşılık beklemek de ne kadar doğru olur o da ayrı bir konu.

[spotifyplaybutton play=”https://open.spotify.com/album/0yC6EBaOOQ0LQOHPYLrDc0#_=_”/]

Bu tabloda eksik gördüğün şeyler neler, senin gibi müzik yapan müzisyenlerin nelere ihtiyacı var, çıkış yolu için neler, nasıl şeyler yapılmalı sence?

Merak etme dürtüsü bence çok önemli. O da zamanla gelişen bir durum. Kendilerine ve yaptıkları müziğe karşı hem güvenleri hem de saygıları olması çok önemli. Durumu ve şartları benimsemek de bence uzun vadede en önemli konulardan biri.

Gelelim albüme. Nasıl çıktı ortaya? Epey sevildi, olumlu eleştiriler de aldı. Sen albümdeki tüm parçaları seviyor musun? Diğerlerinin önüne geçen bir parçan var mı mesela?

Albümdeki parçalar hayatımdaki ışık anların müzik yoluyla aktarımı aslında. Her biri form olarak hikaye anlatımı özelliği taşıyor. Bu parçalar birer anı olduğu için aslında her birine aynı mesafedeyim ancak performansta Lights Out ve Undiscovered Location’ı çalarken insanlardan çok iyi etkileşimler alıyorum.

Albümde işin görsel kısmında kimlerle çalıştın peki? Bu süreçte kimler destek oldu sana?

Albüm fotoğraflarını Damla Özdemir çekti. Bu fotoğrafları daha sonra manipüle edip albüm görselinin son halini ortaya çıkardık. Mix konusunda Ulaş Aydın ve Çağıl Cebeci’den çok fikir aldım. Mastering için Hiccup’tan Mustafa ta Zonguldak’tan kalkıp geldi. Sağ olsun, çok da güzel oldu. Süleyman ve Hakan Yılmaz teknik, taktik her anlamda kapılarını açtılar, çok sıkışık oldukları dönemlerde bile desteklerini esirgemediler. Gerçekten inanılmaz insanlar. Akın Sevgör de akıl hocalığımı yaptı. İşin içinden çıkamadığım birçok noktada beni neredeyse kuyudan iple çekip aldı. Hiçbirinin hakkı ödenmez.

İstanbul sahnesinde epey aktifsin, sen nasıl sorunlar yaşıyorsun? İşletmelerin senin gibi müzik yapanlara ya da alternatif müzikle uğraşanlara yaklaşımı nasıl?

Canlı dinleyene kadar pek emin olamıyorlar maalesef. Pre-Production kısmı bazen kanamalı geçebiliyor. Ancak performans sırasında insanların müziğe keyifle eşlik ettiklerini gördüklerinde işletmeler de haliyle memnun kalıyor. Bunun dışında işletmeler için söylüyorum, lütfen çağırdığınız müzisyenin müziğini önceden dinleyin. Müzik öncelikli bir plan tasarlayın ve sözlerinizi tutun. Sanatçının sahneye ihtiyacı olduğu gibi, bir noktada o sahneyi yaşatan kişi de sanatçının kendisidir. Bunu göz önünde bulundurarak iş yapın. Müzisyenin küstüğü noktada hepimiz kaybetmiş oluyoruz.

Gelecek dönemde hedeflerin neler?

Bu dönem senin de söylediğin gibi aktif ve yoğun geçti. Bir süredir üzerinde çalıştığım hikayeler var. Biraz dinlenip yeni bir EP için çalışacağım.

Comments are closed.