Michael Kiwanuka – Kiwanuka

Albüm Kritik|

Çok güçlü bir prodüksiyon. Güçlü olduğu kadar duygusuz ve vokalleri havada kalan bir çalışma. Kiwanuka’nın son uzunçalarını yakından inceliyoruz. (Yazar: Mert Uzbay)

Son zamanlarda müzik piyasasında eskiye dönme konusunda inanılmaz bir arzu var. Kasıtlı olarak kirletilmiş soundlar, ’80’lerin synth sesleri… Geçmişte olan teknik yetersizlikler özellikle geçtiğimiz son yıllar haricinde hiç bu kadar sevilmemişti. Sürekli bir sound kirletme arzusu ve bitmek tükenmek bilmeyen uyduruk synth tonlarıyla karşılaşıyoruz. Vokali her derinleştirip ritim içinde kendi sesini boğanın “post-punk’tan etkilendik” demesi ve daha kötüsü her fırsatta Joy Divison’ı buna alet etmesi gibi durumlar da dinleyicilerde bir bıkkınlık yarattı. Bazı bağımsız sanatçılar da kendilerini tanıtan yazılarda ya da röportajlarda ekseriyetle ’80’lerden ya da ’70’lerden bahsediyorlar. Çoğu kez ortada alınmış bir ilhamdan ziyade kötü bir ’80’ler taklidi oluyor. Herhangi bir eski soundu yeniyle harmanlamak meziyetli bir iş ve yine çoğu kez bir harmandan ziyade ortaya ne olduğu belli olmayan bir iş çıkıyor. Ses kirletme kisvesi altında kulak tırmalayan tuhaf yüzlerce tınının bir araya gelmesini ortaya bir eski-yeni harmanıymış gibi ortaya sunmak ise dinleyiciye yapılan en büyük eziyet. Neyse ki Michael Kiwanuka için böyle bir durum söz konusu değil. Eski-yeni harmanı olarak birçok müzisyenin kendisine örnek alması gereken bir iş ortaya koymuş, fakat bunu yalnızca prodüksiyon ve enstrümanların düzenlenmesi bazında söyleyebilirim. Kendisi ile ilgili yapılan röportajı Solange tanıtımına çeviren Kiwanuka aynı mülakat sırasında “Müziğime sürekli retro diyorlar ve bu durumdan rahatsız oluyorum” demişti. Ortaya gerçekten retro bir iş koyup baz olarak ’70’lerin soul sanatçılarının soundunu alan birinin bundan şikayet etmesine her ne kadar anlam veremesem de bundan sıkılmış olduğunu son uzunçalarıyla belli ediyor. Öyle ki retrodan uzak durmak adına albümdeki bazı parçalarda modernizasyonu abartmış. Bunun en net görüldüğü parçaya örnek olarak Final Days’i gösterebiliriz. Bütüne baktığınız zaman prodüksiyonuna ve enstrümasyonel düzenlemeler açısından her ne kadar güçlü olsa da duygu yoğunluğu ve duyguyu aktarma konusunda maalesef sınıfta kalıyor. Kiwanuka’nın benzersiz bir ses rengi var. Üstelik Kiwanuka prodüksiyon açısından gerçekten oldukça üst düzeyde. Buna rağmen vokalleri oldukça ifadesiz ve duygusuz. Bu da albümün içine girmek konusunda dinleyiciyi oldukça zorluyor. Sonuç olarak Kiwanuka bir başyapıt olabilecekken şu haliyle “Arkada çalsın”dan fazlası olamamış bir eser görünümü sunuyor.

Comments are closed.