Son albümünü geçen yıl içinde servis eden Kanada çıkışlı post-punk topluluğu Ought önümüzdeki hafta İstanbul’a geliyor. Biz de 14 Nisan akşamı Salon IKSV’de gerçekleşecek konserden önce grupla iletişime geçtik. Hattın diğer ucunda Ought klavyecisi Matt May vardı.
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz? Hala Montreal’de yaşıyorsunuz değil mi?
Evet. Her ne kadar arkadaşlarımızı ve ailelerimizi görmek için sık sık seyahat etsek de hala Montreal’deyiz. Neler yaptığımıza gelince Ought ile her şey yolunda diyebilirim. Ayrıca birkaç farklı projede daha çalıyorum. Solo kayıtlarıma da vakit ayırmaya çalışıyorum ve bolca film izliyorum.
Ought henüz dört yıllık bir ekip olmasına rağmen iki stüdyo albüm ve bir de EP yayınladı. Grubun gelişim süreci nasıl ilerliyor?
Aynı zaman diliminde hem hızlı, hem de yavaş ilerledik. İlk albüm ve EP grup kurulduktan sonraki iki yıl içinde hazırlandı. İkinci albümün yazılıp kaydedilmesi sadece dört ay sürdü. Tüm bu zaman diliminde tutturduğumuz tempodan gurur duydum, ancak daha sonra yeni fikirlerin oturması ve geliştirilmesi için biraz yavaşlamamız gerektiğini konuştuk. Şimdi de bu plana göre hareket ediyoruz.
İkinci albümünüz Sun Coming Down geçen yıl gelmişti. Sence ilk ve ikinci Ought albümü arasındaki en belirgin fark ne?
Bence en önemli farklılıklardan birisi sound’a ve duygulara ikinci albümde daha fazla önem vermemizdir. İlk albüm Montreal’deki konserlerde çaldığımız parçaların, provalarda ortaya çıkan ürünlerin süzülmesi ve kaydedilmesiydi. İkinci albüme ise daha fazla kafa yorduk. Neredeyse her gün prova yaptık. Bazen Sun Coming Down’ın daha karanlık, bazense daha aydınlık hissettirdiğini düşünüyorum. Sanırım bu iki duygu birbirine çok uzak değil.
Sun Coming Down’da sert müzikal etkileşimlerin yanı sıra duygusal bir yön de mevcut. Kayıt sürecinde aklınızda neler vardı?
Biz ikinci albümü kaydederken Montreal’de kış ayları yaşanıyordu. Montreal’de kış güzeldir ve sanki hiç bitmeyecek gibidir. İnan bana böyledir. Neredeyse her gün yataktan kalkıp sadece prova yapıyor ve şarkı sözleri yazıyorduk. Bu gerçekten güzel bir duyguydu. Saatlerce müzik çalışıp yalnızca müzikle meşgul olmak… Bu duyguyu gerçekten çok seviyorum. Bunu yaşamak bir rüya diyebilirim. Kayıtlar boyunca da birçok konu hakkında konuşuyorduk. Kendi hayatlarımızdan, arkadaşlarımız ve ailelerimizin hayatlarından iyi ya da kötü dünyevi meselelerin üzerine dertleşiyorduk. İstediğimiz tek şey ilgi çekici ve derin düşüncelere sahip bir albüm yapmaktı. Bence bunu başardık.
Bu şarkılarda politik ve hayatın biraz da karanlık yanına giden sözler duyuyoruz.
Tim Darcy şarkı sözlerinde işini gayet iyi yapıyor. Bunun üzerine fazla bir şey söyleyemem. Ancak bildiğim bir şey var: Her zaman bizi korkutan ve dehşete düşüren konular hakkında konuşuyoruz. Bu da kaçınılmaz bir şekilde politik konuları ve hayatın sorunlarını içeriyor. Birbirimizi çok uzun süredir tanıdığımız için ortak noktalarımızı ve farklılıklarımızı iyi biliyoruz. Bu da birbirimizle gerçekten konuşmamızı ve birbirimizi dinlememizi sağlıyor. Bence birçok şarkı sözü de bu çeşit ilişkiler ve tecrübeler ile ilgili.
Son zamanlarda en çok hangi isimleri dinliyorsun?
Bir süredir kimi gruplara epey zaman ayırıyorum. Örneğin Batı Massachusetts’den Mal Devisa bunlardan biri. Onların dışında Bristol’dan Grubs, Aarhus’tan Tung, Philadephia’dan Pinkwash ve birkaç Montreal grubunu dinliyorum.
Önümüzdeki hafta İstanbul’a geleceksiniz. Konser dışında şehirle ilgili başka planlarınız var mı?
İstanbul’daki ilk seferimiz olacak bu. Sabırsızlıkla bekliyoruz. Her şey ayarlandığı zaman gerçekten heyecanlandık. Şehir hakkında güzel şeyler duyduk. İstanbul’dayken sokakları dolaşıp biraz zaman geçirebileceğimi umuyorum. Türkçe müzik yapan birçok başarılı grup olmasına rağmen onları takip etmekte biraz yavaş kaldığım için utanıyorum açıkçası. Geldiğimizde bu açığı kapatacağım. Kesinlikle daha derine giden bir yolculuğu dört gözle bekliyorum.
Gelecek planlarınız neler?
Nisan ayındaki Avrupa turundan sonra Mayıs boyunca Birleşik Devletler’i ve Kanada’yı turlayacağız. Hepsi yaklaşık bir sene kadar sürecek. Önümüzdeki yaz ve sonbaharda da planlanmış çok şey var, ancak geçen yıla kıyasla tempo biraz daha düşük. Tüm bunlardan sonra tekrar düzenli provalara dönüp yeni sound’lar üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Röportajın en başında da bahsettiğim gibi artık çok acele etmiyoruz. Bu nedenle yeni albüm biraz zaman alacak gibi geliyor bana.