Müzikseverlerin bir çoğu Ari Barokas’ı Duman grubunun bir üyesi olarak tanıyor. Barokas buna ek olarak kendi şarkılarını söyleyen ve kaydeden bir müzisyen. 2018 yılının ilk çeyreğinde Lafıma Gücenme adlı solo albüm çıkaran Ari Barokas ile yarın akşam Zorlu PSM’de gerçekleşecek konseri öncesinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle nasılsınız? Son dönemde neler yapıyorsunuz?
http://www.bleier-online.de/blogs/ohne/tuotekategoria/psoriaasi/index.html
, Times;”>Merhabalar. Teşekkür ederim gayet iyiyim. Yaz ortasından bu yana konserlerle geçiyor vaktimin çoğu. Konserlere izin verilmesinden bu yana epey yoğun bir şekilde çalıyoruz. Pandemi yüzünden çok oturmuşuz. Çalmak hem bize hem dinleyicilere iyi geldi. Pandemi sonrası ilk solo konserim de 2 Şubat’ta (yarın) Zorlu PSM’de olacak. Onun heyecanı da var.
Tüm dünya gibi ülkemizde de yaşam son iki yıldır COVID-19 gölgesinde ilerliyor. Bir müzisyen olarak siz bu süreci nasıl gözlemlersiniz?
Süreç sıkıntılı ona şüphe yok. Olay sadece bir sağlık meselesinden ibaret değil kesinlikle. Ekonomik ve sosyolojik yanları da en az sağlık kadar etkiledi tüm insanları. Bu krizi iyi yönetebilen ülkelerin vatandaşları, gelişmekte olan ülkelere göre nispeten daha az etkilenseler de dünyanın saptığı yeni yöne herkes ayak uydurmak zorunda kalacak gibi görünüyor.

Söz konusu bu iki yıllık dönemin bir bölümü de karantina ve tam kapanma ile geçti. O dönemlerin müzik üretiminize ne gibi etkileri oldu ya da oldu mu?
Kapanma döneminde solo ekibimle birlikte albüm şarkılarımızı görüntülü ve canlı performans eşliğinde Stüdyodan Konser adıyla yayınladık. Ayrıca konser veya turneler olmadığı için üzerinde çalıştığım şarkılara odaklanma şansım da oldu.
Son olarak 2018 yılında Lafıma Gücenme adlı bir solo albüm yayımladınız. Üzerinden 4 sene geçmişken geriye dönüp bakınca albüm hakkında neler hissediyorsunuz?
Bu soru aslında dinleyicilere sorulması gereken bir soru. Çünkü albüm kaydı bittiği andan itibaren çoktan yeni ufuklara yelken açmış oluyorum ben.

Duman gibi ülkenin simge ekiplerinden birinin üyesiyken bir solo albüm yapmak, tamamen kendi sözlerinizden, kendi vokalinizden, kapağında sadece kendinizin yer aldığı bir fotoğraftan çıkış almak spesifik olarak farklı bir anlam taşıyor mu sizce?
Elbette taşıyor. Yıllardır birlikte ürettiğimiz arkadaşlarımdan farklı olarak gitarda Utku İnan, kontrbasta Ekin Bilgin, davulda Mehmet Demirdelen ve geri vokallerde Gülin Kılıcay ve Güler Tuncer ile birlikte yeni bir ekiple çalışmak yeni bir heyecan oldu benim için.
“
Solo projelerde çoğu şeyi tek başınıza planlıyorsunuz. Neler yapabileceğinizi görmek yeni bir macera yaratıyor.
Şarkılarınızı var ederken merkeze koyduğunuz, ilham aldığınız spesifik odaklar var mı? Yoksa yaşadığınız hayatın herhangi bir anı, herhangi bir bölümü sizi bir şarkıya ulaştırıyor mu?
Şarkılar, üzerinde vakit ve emek harcadıkça şekillenip olgunluğa ulaşıyor. Yaşadıklarınız, düşündükleriniz ve hissettikleriniz şarkıların hammaddesini oluşturuyor. Tabii bunca zaman dinleyip etkilendiğiniz müzikler de bir altyapı oluşturuyor. Hepsinin bir araya gelmesiyle oluşuyor şarkılar.

Son dönemde dijitalleşen müzik çağının müziğin temel ruhunu zedelediği ve niceliği artırırken niteliği yok ettiği üzerine birçok görüş hakim. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Her şey dijitalleşiyor, müzikteki nitelik kaybına enstrüman çalmadan bilgisayarla yapılan üretimler sebep oluyor diye düşünüyorum. Müziğe ve enstrümanına kendini verenler ve kalıcı bir şeyler üretme çabasında olanlar hep var olacaktır. Müziği de onlar yaşatacaktır diye düşünüyorum.
Son olarak şu sıralar dinlediğiniz şarkılardan beş tanesini bizimle paylaşır mısınız?
Son zamanlarda dinlediğim beş şarkı:
- Boys in the Better Land
- Captain Bateman’s Basement
- Seksen Yıllık Yolu Biraz Düşünek
- Şifa İstemem Balından
- I Prothipourgi
ARİ BAROKAS
Last modified: 1 Şubat 2022