Ceren Gündoğdu kısa süre önce yeni şarkısını Ben Hep Seni Sevdim adıyla paylaştı. Önümüzdeki dönemde yeni single ve akabinde ilk albüm sürecini başlatacak müzisyeni ofisimizde ağırladık ve kendisiyle kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.
Yeni bir şarkı paylaştın ve seni şu an fark eden birçok insan oldu. Bunlardan biri de benim. Ceren Gündoğdu bugüne gelirken neler yaptı, nasıl bir yok kat etti?
Hep buralardaydım aslında. (Gülüşmeler) Müzikle başladı tüm hikaye. “Müzik hayatın nasıl başladı” gibi klişe sorular gelince şöyle yanıt veriyorum ben: “Hayatım müzikle başladı.” Müziyen bir anne-babanın, hatta müzisyen teyze, dayı, amcaların çocuğu olarak büyüdüm. Doğduğum evin salonunda hem piyano, hem de bağlama vardı. Babam TRT’nin en eski Türk Halk Müziği şeflerinden biri. Annem Türk Müziği sanatçısı ve hala devlet korosunda yer alıyor. Ben piyano eğitimi aldım, jazz tavrına eğilimim vardı. Daha sonra müzikal tiyatro eğitimi aldım konservatuvarda. Benim Batı Müziği’ne karşı daha yoğun ilgim oldu. Öte yandan şu anki müziğimde etnik ve bu toprakların ezgilerinin de olması işte biraz evvel bahsettiğim köklerimdeki durumdan kaynaklanıyor. Çanakta ne varsa kaşığa da o gelir misali farklı müzikler duyduğum için yaptığım müzikte de hepsinin yansıması mevcut diye düşünüyor. En başa dönerek yanıtlamam gerekirse başlangıç noktası ev. Aile. Çekirdek aile. Meraklı biriyimdir. Her tür müziğe karşı meraklı biriyim. Şarkı söylemediğim bir hayat tahayyül edemiyorum.
Müzik dışında hayatının merkezinde ne oldu?
Müzikaller yaptık. Bir festivale yaptığımız oyun İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahnesi tarafından tüm kadroyla beraber alındı. Üniversiteden mezun olunda Devlet Tiyatroları’nda sahne almaya başladım. İki sene boyunca bu oyun devam etti. Çok yoğundu. Haftada altı oyun yapıyorduk. Urinetown adlı bir Broadway müzikaliydi. Bu oyunda yer alırken bile benim içimdeki asıl şey kendi şarkılarımı paylaşmaktı. Çünkü ben on bir yaşında başladım şarkı yazmaya. Solfej derslerinde ödevlerimiz olan notaların altına Türkçe sözler uydurup onları kendi kendime söyleyen biriydim. Bugün yazdığım Tepetaklak ile o zaman yaptığım pratikteki şey bence birbiriyle bağlantılıdır.
Kendi şarkılarını kaydetme sürecine ne zaman başladın?
Oyun devam ettiği sürece şarkılarımı kaydetme sürecini erteledim. Oyun bittikten sonra bir müzik programı teklifi geldi TRT’den. Aslında çok kısa bir program olacaktı o. Her hafta sokakta hem konuklarımız şarkılarını söylüyorlardı, hem ben şarkılar söylüyordum, hem de kısa sohbetler yapıyorduk. Böylece bir televizyon hayatım da oldu. On bölüm diye başladığımız şey iki seneye yayıldı. Ardından başka bir programı daha gerçekleştirdik. Tüm bu yoğun mesailer nedeniyle şarkıcılık sürecimin resmen başlaması biraz daha ertelenmiş oldu. Ancak ben şuna inanıyorum: Bir şeylerin belli zamanı vardır. Benim için doğru zaman şimdiymiş diye düşünüyorum. Bir sene önce başladı. Kendi şarkılarımı, kendi hikayelerimi paylaşma gerekliliğini hissettim.
Universal ile ne zaman bir araya geldin?
Aslında çok yeni. Birkaç ay önce iletişime geçtik. Detayları çok hızlı bir şekilde tamamladık ve mayıs sonunda Ben Hep Seni Sevdim’i yayımladık. Şimdi de önümüzde çok sıkı bir takvim var. Ben çok uzun süre şarkılarımı paylaşmayı beklediğim için cebimde biriken çok fazla hikaye var. Dolayısıyla bir şarkıyı kaydederken diğer bir şarkı benim aklımda oluyor. Elde çok fazla şarkı var. Bol bol paylaşım yapacağımız bir dönem olacak.
Teklik olarak mı ilerleyeceksin, yoksa bir albüm mü var aklında?
Aklımda bir albüm var. Her ne kadar şu an sektör single üzerinden yürüse de albümün kendine ait bir hikayesi oluşu beni ona yaklaştırıyor. Ancak benim albümden önce yayımlamayı düşündüğüm üç tane teklim var. Yaz bitmeden bir single daha gelecek. Sonra eylül / ekim gibi sahnelerde söylediğim ama herhangi bir platformda bulunmayan bir şarkımı paylaşacağız. 2020 baharına albüm hazırlamak esas hedefimiz.
Şarkı yazım sürecini merak ediyorum. Ceren Gündoğdu bir şarkıya nasıl ulaşıyor?
Çok güzel bir soru oldu bu. Anlık gelişiyor her şey. Niyetim şarkı yazarlığını abartılı, görkemli bir şeymiş gibi yansıtmak değil. Sonuçta bir beyin cerrahı değiliz. Ancak benim için şarkı yazmak çok önemlidir ve içten dışa akan bir yolculuktur. Anlık bir şey. Genelde şarkılarımı kısa sürede yazıyorum. Birkaç gün zamanımı alıyor. Eğer tamamlamazsam kafamdan çıkmıyor ve içimde yaşamaya devam ediyor.
— — —
“Sivri olmak istemiyorum. Evet, ‘Ne güzel herkes istediğini yapabiliyor’ gibi cümleler daha tatlı geliyor. Ama özgünlük önemli ve bu o kadar da kolay bir şey değil.”
— — —
Dijitalleşen müzik endüstrisinde de bir bağımsızlık ve özgürlük dönemi yaşanıyor. Herkesin kendi şarkısını paylaşabilme özgürlüğünden kastediyorum. Katılır mısın buna?
Elbette herkesin kolayca şarkılarını belli platformlara yükleyebilmeleri değerli. Ama tabii şunu da eklemem lazım: Dijital dünyanın sağladığı olanaklardan ötürü kesin bir özgürlük var ve her şey fırsat eşitliği ile doldu diyebilir miyiz? Ben buna da şüphe ile yaklaşıyorum, çünkü orada da başka dengeler giriyor işin içerisine. O kadar da bembeyaz bir sayfa değil bu. Çok güzel örnekler elbette var.
Öte yandan bir şeyler çok kolaylaştıkça birbirine çok benzeyen ve kendine ait özgünlüğü olmayan işler de ortaya çıkmış oluyor. Kendimden şöyle örnek vereyim: Bir müzik geçmişim var ama hala kendimi anlamaya çalışıyorum. Hala “kendi rengimi nasıl aktarabilirim?” sorusuna daha iyi yanıtlar verebilmek için uğraşıyorum. Şu an her şey çok kolay görülüyor ama öyle değil.
Dünyada ve biraz geç olsa da ülkemizde kadın bağımsız söz yazarı ve müzisyenlerinin yükselişi söz konusu. Sharon Van Etten, Mitski gibi dünya örneklerine ek olarak ülkemizde de birçok yeni çıkış yapan isimler var. Bu kendi şarkısını yazan, üretimde, paylaşımda ve sahnede tek başına var olabilen yeni rüzgar hakkında neler düşünüyorsun?
Kendin üret ve kendin paylaş dönemi nedeniyle insanların yeni müzisyenlere ulaşmaları kolaylaştı. Bu da tabii ki bir müzisyen olarak bana güç veriyor. Çünkü tek bir müziğin egemen olmaması demek, senin de kendi rengini daha kolay ortaya koyabiliyor olman demektir.
Son olarak yakın gelecekteki planlarını sormak istiyorum. Evet, aralarda bununla ilgili görüşlerini belirttin ama ayrı bir bölüm de olsun isterim.
Ben yapı olarak çok stratejik hareketlerden hoşlanan biri değilim. Kariyer kelimesinin kendisinden de hoşlanan biri değilim. Bunu bir yol olarak görüyorum. Müzik benim için bir yol arkadaşıdır. Müzisyen arkadaşlarımı da iş arkadaşlarım değil, yol arkadaşlarım olarak görüyorum. Özellikle canlı performans yapmayı çok seviyorum. Şu an yaz tatiline girdi ama devam eden bir müzikal de var. Damdaki Kemancı. Yazıyor olmaktan çok sürekli sahnede geçti benim hayatım aslında. Canlı performanslar bu nedenle benim için önemli. Konserlerimiz olacak. Kayıt dönemi de devam edecek.
_
Fotoğraflar: Serhan Erkaya