“Ne olacak ki zaten müzik sonuçta”

Röportaj|

İstanbul sahnesinden Nihil Piraye geçen yıl başladığı Değildir single serisine bu yıl da devam ediyor ve yeni bir uzunçalar için gün sayıyor. Yedi üyeli ekipten Berk Sivrikaya sorularımızı yanıtladı.

2011 çıkışlı bir grup Nihil Piraye. Ama 2016’nın ilk günlerinde sanki yeni bir ekipmiş gibi hava yarattı. O aradaki beş yıl nasıl geçti?

Evet, ilk sesleri 2011 yılında çıkarmaya başlamıştık ama bir süre bir jargon arayışı oldu sanırım. Hala var gerçi. “Evet, şimdi istediğimiz şeyi bulduk” diyemiyoruz, diyemeyeceğiz de. 2016 ortalarına tekabül ediyor daha bir ekip olma durumu. Değildir serisi sürecinde kendi içimizde sesler ve janrlar arasında kreatif bağlamda savrulup güzel beslendik diye düşünüyoruz. 2016 öncesi biraz daha bulanık ve uslu geçti. İşin garibi uslu olduğumuzun da farkında değildik. Kafası yeni yeni geliyor sanırım bize.

Erken dönem röportajlarınızdan birinde “Nihil Piraye’nin başlangıcında akışsal bir kafa vardı ama artık bunu azalttık” diyorsunuz. Bunu biraz daha açar mısınız?

Öyle mi demişiz? Ne konuda demişiz acaba, bunu bilemedim. Aslında tam tersi gibi geliyor şu an, çağrışımlara ve akışa daha müsait görüyorum Nihil Piraye’yi son dönemde.

Nihil Piraye’yi yeni bir şarkıya götüren süreç nasıl işliyor?

Kesin bir raconu olmamakla beraber genelde ben bazı fikirler fişekliyorum, sonrası yokuş aşağı. Kayıt & Prodüksiyon aşamasında da radikal hamleler yapabiliyoruz. Ne olacak ki zaten, müzik sonuçta. Her şey mübah.

Kalabalık bir kadronuz var. Bu durum hiç uyum sorununa yol açıyor mu?

Kalabalık kadromuz var evet, bir çok soruna da yol açıyor. Sorun iyidir ama. Sorun çıkar, sorun çözülür, kafalar ışıldar. Tanımlanabilir sorunları severiz. Başka bir açıdan bakarsak da bu kalabalık çarpışma bir ihtiyaçmış ki kendi kendine böyle şekillenmiş durum.

Alternative rock tavrının sınırları çok geniş. Son on yıldır da anlamından uzak bir indie rock furyası var. Size “free rock yapıyoruz” dedirten şey bu kalıplara girmemek isteği mi?

Yani biz ne diyeceğimizi bilemedik aslında o yüzden “serbest rock” zımbırtısı çıktı. Aslında bir grubun hangi janra dahil olduğunu, grubun kendisine sormak biraz tuhaf ama soruluyor. Sorulunca da yanıt gerekiyor. Kalıplara girmeme isteği de olabilir tabii bu refleksin altında yatan. Bir ara düşündük ama, hatta eşe dosta da sorduk “abi biz ne tarz müzik yapıyoruz acaba, söyle n’olursun” diye. Bir cevap alamadık sonra.

Ülkede özellikle alt. müzikten ilerlemenin kendine has zorlukları olduğu muhakkak. Sizin açınızdan bu zorlukların ilk sıralarında neler bulunuyor?

İlerlemekten kasıt kitlelere ulaşmak, kalabalık konserler vermek ise eğer elbette meşakkatli bir süreç olsa gerek. Ama aslında müzisyenin problemi değil bu. Her müzisyenin kalabalıklara çalması ya da şarkılarının milyonlar tarafından dinlenmesi gerekmez. Bu istatistikler başarı kisvesi altında sunulamaz. Ha elbette kalabalıklar görünce insanın gururu okşanıyor. Keşke okşanmasa. İlk sırada bu bulunuyor bence.

İlk albüm Sanduka sonrası tekrar bir uzunçalar çıkarmak yerine şarkılarınızı bir yıldan fazla süreye dağıtıp tek tek yayımladınız. Bu fikir nasıl gelişti?

Üretim sürecini uzunca bir süreye yayıp tek tek şarkılarla oynama, duvarlara çarpa çarpa, pataküte “progress” etmek keyifli bir fikir gibi gelmişti, öyle de oldu. Kafamızda albüm gibi sunulması gereken konsept bir fikir yoktu ayrıca. Artık var.

Bundan sonrası için yine single çalışmaları üzerinden mi ilerleyeceksiniz, yoksa bir stüdyo albüm mü gelecek?

Albümü fırına verdik, pişiyor. Kokusu çıkar yakında.

Takvimin en yakın Nihil Piraye konseri nerede ve ne zaman?

İnanır mısınız bilmem, hiç planlanan konser yok şu an. Biraz albüme odaklanacağız bu ara.

Comments are closed.