Nejat Dimili’nin debut albümü Ambivalans görece başarılı enstrüman kanallarının vasat ve acıya dair klişe vokalin altında ezildiği bir kayıt. Maalesef ilk birkaç şarkıda bu durum netleşiyor.
Bir albümden ya da bir şarkıdan ne beklenebilir? Seni o anda içine çekmesi mi? Sana daha önce hiç duymadığın bir ritim, daha önce hiç yaşamadığın bir dünya ve his armağan etmesi mi? Bunlar ancak “sıra dışı” tanımla genellenen az sayıdaki albüm ve şarkı için söylenebilir. Peki, bir albümü sıra dışı yapan nedir? Bunun net bir cevabı yok. En yakın cevap ise şudur: “Bunun kendine ait bir dünyası var.” İşte toplam on şarkının ses verdiği Ambivalans‘ta bu makastan ayrılıyorum. Kurduğu cümleleri daha önce binlerce kez duydum. Yine de mesele bu değil. Binlerce kez aynı cümleler farklı insanlar tarafından ve farklı zamanlarda kurulabilir. Sonuç olarak aşkın, karanlığın, mutluluğun ya da herhangi bir şeyin akıldan dile uzanan telaffuzu benzer kanallarda ilerler. Ama hüznü, acıyı, mutluluğu ve içtenliği kişiselleştirebilirseniz özgün olmayı başarmışsınız demektir. Ne yazık ki buradaki vokal yönü tam aksi yolda son hız gitmekte. Adını tam olarak koyalım: Uzunçaların genelinde Teoman etkisi o kadar yüksek ki parçaları o çağrışımın dışında değerlendirmek oldukça güç oluyor. Teoman’ın tüm yükselen dönemlerinin izlerini taşımanın ötesinde oradan şekilleniyor, salt oradan hayata karışıyor Ambivalans. Bu noktaya dair uzunçalardan onlarca örnek verebilirim ama bir tanesini buraya almak yeterli: Kaydın iki numarası Bazen‘in içinde saatlerce dolaştım karşıma bir kez bile Nejat Dimili ismi çıkmadı. En başta dediğim gibi albüm bütünündeki gitar kanallarının serbestliği, akıcı electronic wave dokunuşlar, akustik yüklenmeler ve The Nationalvari davul atakları Dimili’ye gerçekten değerli bir çıkış sunuyor. Bu çıkışı tıkayan da bizzat Dimili’nin kendisi oluyor. Evet, müzik tek bir doğrudan hareket etmez. Etse bile her şarkı ve her albüm herkes için aynı doğruya ulaşmaz. Yalnızca bir müzik dinleyicisi olarak Ambivalans‘tan beklediğim tek şey “bu benim hikayem. Her saniyesiyle bu benim.” diyebilmesiydi. Hiçbir şarkıda, devam eden hiçbir anda böyle bir işaret bulamadım.