Oasis’i O A S I S yapan 10 şarkı

Zaman Makinası|

Takvimler Ağustos 1994’ü gösterirken debut albüm Definitely Maybe geldi. 2009’da kepenkleri kapatana dek bundan daha iyisini yaptıkları ya da beklentilerin altında ezildikleri dönemler oldu. Ne olursa olsun hep vardı Oasis. Son sekiz yıldır toprağın altında. Ancak John Lennon’ın da dediği gibi bazı şarkılar sahibi ölünce ölmüyor. Oasis’te de durum bu.

10 D’You Know What I Mean

Tarihe not düşen ilk iki Oasis uzunçaları Definitely Maybe ve (What’s the Story) Morning Glory sonrası gelen 1997 çıkışlı Be Here Now‘ın açılış şarkısındayız. Sekiz dakikalık bir Oasis denemesi bu. Merak uyandıran gitar yönleri, nakaratın gücü, Liam’ın klas vokali… D’You Know What I Mean bu yönleriyle sonsuzluğa kadar uzanıyor. Tüm bunlara girişteki helikopter seslerini de ekleyelim. Noel o sesler hakkında yıllar sonra şunları söylemişti: “Şarkıda helikopter efektini şart koştuk, klipte de görünmesini istedik. Plak şirketinden elemanlar ‘anlıyoruz’ diyorlardı ama aslında bir bok anlamıyorlardı. Rock’n’roll ve helikopter… Şimdi niye öyle bir talebimiz olduğunu düşünüyorum, ben de bir bok anlamıyorum.


Listen Up

Bir B-side şarkısının çok ötesinde sirayet gücüne sahip Listen Up. Zaten ilk albümden teklik olarak basılan Cigarettes & Alcohol‘ün arka yüzünde sıkışıp kalmadı ve grubun yalnızca B-side kayıtlarından oluşan The Masterplan isimli uzunçalarında yer aldı. 1998’de yayımlanan The Masterplan‘ın içinde iki ayrı Oasis vardır. Biri ilk albüm başarısından sonra daha profesyonel düşünen ve geniş prodüksiyonlu şarkılara odaklanan Oasis, diğeri ise gürültüden korkmayan ve sürmekte olan sound onu nereye götürürse gözü kapalı oraya giden amatör ruhlu Oasis. Listen Up bu ikinci grubun şarkısı.


Hello

(What’s the Story) Morning Glory‘nin ana hatlarını Hello şarkısı belirliyor. Salt albümün hemen açılışında duyulduğu için söylemiyoruz bunu. Albüme kimliğini kazandıran Wonderwall, Hey Now, Some Might Say gibi üst perdedeki parçaların önemli bölümleri, vurucu yanları Hello’nun içinde ses veriyor. Single olarak yayımlanmadı, üzerine bir video klip çekilmedi, hatta grubun konserlerde çaldığı favori şarkılardan bile olmadı. Yine de Hello‘nun erken dönem Oasis tavrının beton gibi sağlam yansımalarından biri olduğuna şüphe yok. 


The Turning

Liam Gallagher’ın 2008 yılında, son Oasis albümü Dig Out Your Soul‘un basın dinletisi sırasında verdiği bir röportajı hatırlıyoruz. “Bazıları bizim bittiğimizi söylüyor. Onları yanıltacağız. O sikik herifler geri dönüşümüzü ayakta alkışlayacaklar. Sanki karşılarında Beatles’ı görmüş gibi...” Liam’ın dediği olmadı ve Dig Out Your Soul‘un hemen ardından alevlenen grup içi çatışmalar Oasis’i dağıttı. Ancak Liam şu konuda haklıydı: Bu albüm yaptıkları en iyi kayıtlardan biridir. Tek başına The Turning‘e kulak verdiğinizde dahi bunu anlayabiliyorsunuz. Herkes onlardan yeni bir Supersonic beklerken onlar bas yürüyüşlerine ağırlık veren ve Beatles’ın son yıllarına selam çakan agresif şarkılarla gelmişlerdi. The Turning gibi şarkılarla.

Supersonic

Oasis’in başladığı yer tam olarak burası. Self-released olarak yayımladıkları demolarını bir kenara bırakırsak Supersonic adlı bu başyapıt onların açılışını yaptı. Noel’in şarkıyı yazarken sarhoş olduğuna şüphe yok, keza Liam’ın şarkıyı söylerken sarhoş olduğuna da. Britpop tavrının zirve noktalarındandı Supersonic. Eğer hakkında konuşabildiğimiz bir 1990’lar müziği varsa kuşku yok ki Supersonic o konu başlığının ilk cümlesinde yer alır. “İlk iki albümle Beatles’tan daha iyi olduğumuzu kanıtladık. Çünkü biz Beatles’tan farklı olarak Supersonic’e sahiptik” demişti Noel. Ne kadar haklı olduğunu tarih gösterecek. Ama evet, hala ayakta bu şarkı.


Go Let It Out

Liam’ın vokalde en formda olduğu şarkılardan biri bu. Go Let It Out‘un da içinde yer aldığı Standing on the Shoulder of Giants albümü çıktığında Liam yirmi sekiz yaşındaydı. Oldukça formdaydı. Sesini nasıl kullanması gerektiğini biliyordu. O yıl Wembley’deki konsere çıktıklarında çoğu Londra takımlarına gönül veren kalabalığı “Merhaba Manchester” diyerek selamlayacak kadar da gözü karaydı. Yükselen protestoların arasında Go Let It Out‘a başlayarak kalabalığı tekrar arkasına almıştı. Standing on the Shoulder of Giants‘ın vasat bir albüm olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ama Go Let It Out gibi sıkı bir şarkının ses verdiği hiçbir albümü yok sayamazsınız. 

Wonderwall

Wonderwall yayımlandığı ilk günden itibaren sadece britpop’un değil arena pop cenahının en meşhur şarkılarından biri olmayı başardı. Yüzlerce müzisyen tarafından yorumlandı. Statlarda atılan gollerden sonra nakarattan son ses duyuldu. Oasis’i hiç bilmeyenlerin bile “ha evet şu şarkı” dediği bir hit oldu. Noel’e göre şarkının bu denli ilgi görmesinde biraz şansın da etkisi olmuştu. Ancak sadece biraz. Oasis denince akla gelen, hatta Oasis denmeden dahi akla gelen ve gruba çok ama çok para kazandıran bir şarkı Wonderwall. Bundan daha iyi şarkılar yazdılar, ama hiçbiri bu kadar zirvede kalamadı. Hiçbir “maybe” bu hisle söylenmedi.


Live Forever

1991 yılında Noel tarafından yazılan şarkının çıkış noktasında The Rolling Stones var. Noel şarkı için ihtiyacı olan ilhamı The Rolling Stones’un Shine a Light isimli kaydından alıyor. Birkaç yıl önce Definitely Maybe‘nin yirminci yıl sürümünde Live Forever‘ın farklı demo hallerini dinlemiş ve albüme girdiği versiyonunun nasıl adım adım oluşturulduğuna tanık olmuştum. Bunun zamanla bir pop şarkısı olarak görüldüğüne şüphe yok. Ancak Noel’in gitarla başladığı ve her yeni denemede yeni enstrümanlar ekleyerek daha da güçlendirdiği, üstüne Liam’a vokal yönünü bizzat anlattığı bu şarkı salt pop hiti olarak görülemeyecek kadar değerli.


Falling Down

Oasis’in ilk adımının Supersonic olduğunu söylemiştim. Şimdi de son adımdayız. Manchester menşeli majör topluluk Falling Down ile perdeyi kapattı. Bu onların son single çalışmasıydı. Tartışmalı klibiyle, davulları Beatles efsanesi Ringo Starr’ın oğlu Zak Starkey’in çalmasıyla, Noel’in başarılı vokaliyle, Oasis’ten duymaya alışık olmadığımız electronic wave vuruşlarıyla öne çıkan ve kesinlikle hatırlanmayı hak eden bir şarkı Falling Down. Grup dağıldıktan sonra Noel Gallagher “Supersonic ile başadık, Falling Down ile bitirdik. Oasis’in ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır bu” demiş ve eklemişti: “Sona gelmiş olmak üzücü, ama böyle bir son gurur veriyor.


Columbia

Hangi filmin en iyi film olduğu ya da hangi albümün, hangi şarkının en tepede yer aldığı matematikle ölçülemez ve açıklanamaz. Bu sadece senin gözlemlerine, duygularına, açıkçası yaşamda ne bulduğuna göre değişir. Biz Oasis’te en çok Columbia‘yı bulduk, Columbia‘yı yaşadık ve Columbia‘yı sevdik. Sözleri zayıf mı, evet. Ama nakarattaki sözlerin tekrarında ölene dek yaşayabiliriz. Finale doğru yaklaşırken ritme karışan alt. gitarın etkileşiminde dünyanın en mutlu insanı olabiliyorsunuz. Oasis hiçbir zaman derin birikimlerle sözler yazan, hayatı ciddiyetle anlamaya çalışan bir ekip olmadı. Liam’ın “Kitap okumak cahillerin yapacağı iş. Ben ihtiyaç duymuyorum” sözleri onların manifestosu bile olabilir. Manchester’ın taşrasından çıkan, ’80’lerin rezil düzeninde ölmemeyi başarıp gençliklerine ulaşan çocukların grubudur Oasis. İlk albümleri Definitely Maybe bizim için en tepededir. Albümün beş numaralı şarkısı Columbia ise yine bizim için tam anlamıyla bir başyapıttır.  

Comments are closed.