“Önemli olan senin ne düşündüğün”

Röportaj|

Alternatif seslere müziğinde yer açan Güneş Alpman geçtiğimiz günlerde yeni şarkısı Only You Will Know’u soundcloud üzerinden servis etti. Genç müzisyene birkaç sorumuz oldu.  

Bize kendinden bahsedebilir misin biraz? Kimdir Güneş Alpman?

Güzel kahveyi ve müziği seven, üretim konusunda takıntılı olan, kendi halinde bir insanım sanırım. Pek fazla söyleyecek bir şey bulamıyorum bu konuda, afedersiniz.

Müziğini tanımlamak için farklı birkaç akıma gitmek gerekiyor. Fazlasıyla 60’lar sonu, erken 70’ler ruhuna ait. Ne dersin?

Doğrudur. Alpman projesinin ilham kaynakları genel olarak o döneme ait. Fakat ben o yılların müziğini yapıyorum demem. 

Şarkılarında flu bir filmin müziği duyuluyor sanki.

O halde umuyorum ki parçalarım flu bir filmin müziği olurlar bir gün. Bu aralar ciddi anlamda film müziği yapmak istiyorum. 

Önceki yıllarda plak formatında yayınladığın çalışmaların var. Analog – Dijital farkını ya da ilişkisini müzik için nasıl görüyorsun.

Dijital müzik formatları genel olarak çok hızlı tüketiliyor diye düşünüyorum. Bu yüzden yılda 1 kere bir LP ya da EP yayınlayan bir müzisyenin bunu sadece dijital üstünden yapması bana bir çok açıdan yanlış geliyor. Fakat dijital formatlara kesinlikle karşı değilim. Analog formatlarda ise fiziksel olarak müziğe sahip oluyorsun. Çok istersen sarılıp uyuyabilirsin. Bana daha yakın gelmesinin sebebi bu. Doğrudan müzisyenden dinleyiciye verilen bir hediye gibi. Hayatının sonuna kadar saklayabilirsin. 

Bir süre önce soundcloud aracılığıyla servis ettiğin şarkıya gelelim. Only You Will Know‘un hikayesi nedir?

Bilemiyorum. Bence bir çok cümle, farklı konularda ve ruh hallerinde. Bir şey anlatmaya çalışmıyorum. Sadece konuşuyorum. Dinleyicinin düşünmesini sağlamak için konuşuyorum. Bu aşamada benim için bu parçanın hikayesinin hiçbir önemi yok. Benimle ilgili değil çünkü. Önemli olan “sen” ne düşünüyorsun? 

Parçalarında sürekli uzağa, daha uzağa gitme hissine değiniyorsun. Seven Seans ve Behind the Ocean hakkında söylediklerinden çıkarıyorum bunu. Only You Will Know’da da geçerli mi bu durum?

Hayır. Only You Will Know adı konulmuş bir lokasyona veya zaman dilimine sahip değil. En azından benim için değil. 

Müziğin Kıta Avrupası’na ve Amerikan yeraltı modasına uzak değil. Oralarla herhangi bir dirsek temasın oldu mu?

Evet, ilginç bir şekilde müziğim Avrupa ve Amerika’da beklemediğim bir ilgi gördü. Şu an plak ve dijital satışlarının neredeyse yarısından fazlası bu kıtalardaki ülkelere oluyor. Bu birkaç yıllık zaman dilimi içinde o ülkelerde dinleyiciler ve -umuyorum ki- arkadaşlar edindim. Konu arkadaşlık olduğunda başarısızım genelde. 

Şu ana kadar 45’likler üzerinden ilerliyorsun. Peki bir uzunçaları ne zaman gelecek? Bunun için beklediğin bir eşik, bir kırılma mı var?

Her an gelebilir aslında. Fakat ben yedi ve on inçlik plaklara karşı ayrı bir sevgi besliyorum. Orada bütün anlatmak  ve sormak istediğini üç ya da dört parça ile çok kısıtlı bir süre içinde yapmaya çalışıyorsun. Daha eğlenceli oluyor bu benim için. 

Son soru: Yakınlarda bir konserin olacak mı?

Bir süre konser vermeyeceğiz gibi görünüyor. Ben bu aralar üretimime yoğunlaşmak istiyorum. Stüdyomu falan toparlamam lazım mesela. Meşgul insanlarız. Ciddiyete dönmek gerekirse biraz yorulduk galiba. Dinleneceğiz, üreteceğiz. Sonra hep birlikte eğleniriz. 

Comments are closed.