Köprüyü her geçtiğimde “Evime biraz daha yakınım” diye ister istemez bir rahatlık beliriveriyor içimde. Metrelerce öteden duyduğumuzda dahi ne çaldığı konusunda asla şüpheye yer bırakmayan Red Hot Chili Peppers kariyerindeki on ikinci stüdyo albümleri Unlimited Love’da işte tam da bu duyguyu veriyor bize: Eve dönüşün huzuru.
Yeniliğe açık olmak iyi bir şey ama bazı hassas noktalarımız var. Red Hot Chili Peppers da onlardan biri. Her yeni şarkılarında “Lütfen tuhaf bir şey yapmasınlar, bildikleri yerden devam etsinler” diyorum içten içe. Yeni albüm Unlimited Love, bu fikirde olanları rahatlatacak cinsten bir albüm. Biliyorsunuz efsane gitarist John Frusciante’nin grupla olan inişli çıkışlı ilişkisi RHCP’nin de kariyerine yansımış, onsuz olan şarkıları belki Flea’nın hop zıp sahne performansları, belki de Anthony Kiedis’in kendine özgü vokalleri hatrına şöyle bir dinleyip geçmiştik. Frusciante’nin solo denemelerinden sonra tilkinin kürkçü dükkanına dönmesi gibi RHCP’ye geri döndüğünü duyunca beklentilerimiz yükseldi haliyle. O kimya bir kez tutmuştu, onun gitarları grubun kalp atışları gibiydi ve biz RHCP’yi onsuz düşünemiyorduk. Yeni Red Hot Chili Peppers albümü Unlimited Love’a yapımcı Rick Rubin’in de geri dönüşü etkili derece hissediliyor. Unlimited Love biraz 1999’un ünlü Californication’ı biraz da Frusciante’li son albüm 2006 yapımı Stadium Arcadium’un bir birleşimi gibi. Çıkış şarkısı Black Summer uzun yıllar unutulmayacak cinsten bir Red Hot Chili Peppers şarkısı. Bu şarkı hem pandemi döneminin başlarında yaşadığımız “çıkış yok” hissini anlatıyor hem de Kiedis’in geçen sene yaşamını yitiren babası Blackie Dammett’ı anıyor: “Yeni bir arkadaş edinmeyeli uzun zaman oldu / Başka bir kara yazın bitmesini bekliyorum / Uzun zaman oldu ve ne zaman biteceğini asla bilemezsin / Başka bir kara yazın bitmesini bekliyorum.” Red Hot Chili Peppers yakın zamanda Hollywood Walk of Fame’de yıldızını alırken, onlara eşlik eden bando hem grubun bugüne kadarki en ünlü hitlerini hem de bu şarkıyı çaldı. Sanki hep bildiğimiz bir RHCP şarkısı gibiydi “Black Summer”. Gerçekten görülmeye değer bir andı. Gelelim diğer şarkılara. Şarkı sözlerinde bizi canevimizden vuracak herhangi bir şey yok. Açıkçası onlardan öyle bir beklentimiz de yok. Ama funky rock meselesini yine kendi stillerinde konuşturmuş bir müzikal altyapı var. Örneğin “The Great Apes”in gitar sololarında akıllar tavana vuruyor, elimiz kendiliğinden volüm tuşuna gidiyor. Albümün en iyileri arasında She’s a Lover ve Poster Child’ı da sayabiliriz, burada da Flea’nın muazzam bir ağırlığını hissediyoruz. Flea’sız asla olmayacak, başkası çalsa eğreti duracak şarkılar bunlar. Yakın zamanda klibi yayınlanan These Are the Way’de Chad Smith’in davulları ve Frusciante’nin gitarları olağanüstü bir uyum yakalıyor. Diyebiliriz ki Frusicante’nin gruba dönüşü sanki diğerlerini de ayrı ayrı etkilemiş, herkes birbirine ayrı ayrı kenetlenmiş ve herkes bir şekilde evin yolunu bulmuş. İlk dinlemede hepsi aynı gibi tınlasa da Unlimited Love bir şansı daha hak ediyor, albümü birkaç kez döndürdüğünüzde her şarkı farklı bir çiçek açıyor.
Red Hot Chili Peppers’ın Unlimited Love adını taşıyan yeni stüdyo uzunçaları 1 Nisan ’22 tarihinde Warner Records aracılığıyla yayımlandı.
Bizi de kendi evimizde hissettirip konfor alanımızı sağlamlaştıran bildik sound’larıyla Red Hot Chili Peppers, Unlimited Love’ın devamı niteliğinde bir albüm daha çıkaracak kadar malzeme biriktirdiğini söylüyor. Kim bilir belki de yıl bitmeden bir on yedi şarkı daha dinleyeceğiz RHCP’den. İyi ki geri geldin Frusciante! İnsanın evi gibisi yok.