Sekiz şarkı da oldukça sakin ve minimal. Öyle ki Spirit’teki sesler temiz biçimde birbirinden ayrılıyor ve müziğin bileşenlerini dinleyicinin de daha rahat anlamasına imkan veriyor. Ancak ne yazık ki bu, şarkıları özgün kılmaya yetmiyor ve sıkılmadan albümün sonuna gelebilmenize yardımcı olmuyor.
Rhye beş yıl aranın ardından 2018’de ikinci albümü Blood’ı çıkarmıştı. Bir sonraki albüm için de bu kadar bekletir mi diye düşünürken 10 Mayıs günü Spirit’i yayımladı. Öncelikle şunu belirtmeli: Mike Milosh ona ilham veren sesleri daha önce hiç duymadığımız şekilde piyanoyu merkeze koyarak bize gösteriyor. Synth’ler, elektronik ritimler ve Milosh’un yüksek notalardaki vokali bu minimal yapıya bir doku katıyor. Spirit bizi nasıl bir sound beklediğinin habercisi Dark ile başlıyor. Albümün genel duygusu karanlık değil, ancak ağır ve sizi aşağı çekiyor diyebilirim. Needed’deki geri ritimler ve r&b vokali, sakin el çırpışlar, Rhye’a ilham veren noktaya doğru ilerlediğimizi hissettiriyor ancak devamı gelmiyor. Patience’da vokal işbirliği için çok uygun bir isimle karşılaşıyoruz: Ólafur Arnalds. Tamamen Mike’ın kişisel hikayeleriyle dolu bu albümde aşk, ayrılığa ve acıya denk. Patience da bu minvalde giden sevgilinin arkasından yakılan bir ağıt gibi ama Arnalds ve Milosh’un vokalini dinlemek çok keyifli. Green Eyes’da ritmik ve erotik bir altyapıyla Rhye bize ilk iki albümdeki soundunu hatırlatıyor. Albümün enstrüman çeşitliliği en fazla şarkısı Wicked Dreams’de tekrar duygulara dönüyoruz. Milosh’un “Bana sevgini ver / Bu kötü rüyanın tam ortasındayım” diye mırıldandığı bu şarkı albümün zirve noktası, ama hemen ardından amansız bir düşüş başlıyor. Dinlerken nefes almakta zorlandığım ve metabolizma hızımı düşüren Save Me ile albümün sonuna geliyoruz. 2012 yılında yayınladığı The Fall ile güncel müzikte tam kararında erotizm dersi veren Rhye konuyu tutkulardan duygulara taşıyor. Spirit’te Mike sevgilisinin piyano başına geçtiği zamanlardan ilham alarak enstrümanı yeniden keşfediyor. Ancak her ne kadar bu yolculuk onun için bir keşifse de dinleyici için aynı durumdan bahsetmek güç. Yorucu piyano soloları ile aşk acısı dolu bir sesin yoğunluğunda güzel anları yakalamak zorlaşıyor. Rhye’ın bu ortalama bir müzik dinleyicisinin benzerlerine aşina olduğu şarkılarla bezeli Spirit uzunçaları da romantik bir deneme olmanın ötesine geçemiyor.