Rock & roll mimarı

Portre|

Asıl adıyla Richard Penniman 5 Aralık ’32 tarihinde Birleşik Devletler’in Georgia eyaletinde on iki kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya geliyor. Kilisede piyano çalıp şarkı söyleyerek müziğe başlıyor. Radyoda siyahi şarkıcılardan boogie-woogie, R&B ve country müziği dinleyerek büyüyor ve vodvil gösterilerinde yer almak için yollara düşüp teatral şekilde şarkı söylemeyi öğreniyor.

Onu efsane yapacak şarkı Tutti Frutti’nin o meşhur nakaratı “a wop bob alu bob a wop bam boom” çalıştığı benzin istasyonunda bulaşık yıkarken aklına geliyor ve hayatı yön değiştirmeye başlıyor. İlk şarkılarını New Orleans’ta kaydeden Penniman, ailesi mesleğini onaylamadığı için soyadını atıp Little Richard ismini kullanmaya başlıyor.

Karakteristik “woo-oo-oh” çığlığını Marion Williams ve Ruth Brown gibi gospel ve R&B’nin güçlü kadın seslerinden, kabarık saçlı ve makyajlı ihtişamlı tarzını ise R&B şarkıcısı Esquerita’dan esinleniyor. Renkli ve pullu kıyafetler giyiyor, gömleklerini çıkarıp seyirciye atıyor, masaları ve sandalyeleri kaldırıp piyano başında çığlıklar atıyor. Bütün bu unsurlar rock & roll dünyasında artık klişeleşmiş olsa da bunları ilk kez 1950’lerde Little Richard yapıyor.

 

Her gece soyunma odama gelirlerdi ve orada yemek yerlerdi. Hiç paraları olmadığı için onlara ben yemek ısmarlardım. John’a biftek alırdım. Paul gelirdi, otururdu ve sadece bana bakardı. Gözlerini hareket ettirmeden derdi ki ‘Oh, Richard! Benim idolümsün. Bırak sana dokunayım.’ Benim küçük çığlığımı öğrenmek isterdi. O yüzden piyanonun başına oturup ‘Ooh!’ derdik. Ta ki o da öğrenene kadar.

 

1960’ların başında Avrupa turnesinde kendine eşlik eden The Beatles ile anılarını böyle anlatıyor Little Richard. Henüz ünlü olmalarından önce Hamburg’da beş parasız yaşadıkları günlerde “Kral” diye hitap ettikleri Little Richard’ın ön grubu olarak çıktıklarına inanamıyorlardı The Beatles üyeleri. Dünyada onları duymayan kalmadıktan sonra da kariyerlerinde Richard’a çok şey borçlu olduklarını sıkça belirttiler.

Sadece The Beatles mı? Mick Jagger kendisini ilk idolü olarak tanımlıyor ve onu R&B ile tanıştıran isim olduğunu söylüyor. David Bowie Tutti Frutti şarkısını duyunca Tanrı’yı duyduğunu belirtiyor, Elton John ise onu her anlamda en çok etkileyen kişinin Richard olduğunu itiraf ediyor. Richard’ın kendi grubuna dahil ederek kariyerini başlattığı isimler arasında James Brown, Jimi Hendrix ve Billie Preston var, yani gelmiş geçmiş en iyi vokalist, gitarist ve klavyeciler arasında başı çeken üç isim. “Hendrix sahnede gitarı ağzıyla çalıp dikkatleri üzerine çektiğinde onun üstündeki ışığı kapatıp insanların tekrar bana odaklanmasını sağlardım!” diye itiraf ediyor Little Richard.

Tutti Frutti’nin ırkları birleştiren başarısından sonra Slippin’ and Slidin’, Miss Ann, Long Tall Sally, Good Golly, Miss Molly ve Lucille gibi hitler art arda geliyor. Floridalı beyaz şarkıcı Pat Boone Tutti Frutti’yi yeniden yorumlayıp listelerde zirveye yerleşince Richard bir sonraki hiti Long Tall Sally’i daha hızlı söylediğinden emin oluyor, sırf Pat Boone onu kopyalayamasın diye. “O zamanlar beyaz olsaydım Pat Boone’un ve başka bir sürü insanın önüne geçerdim, hatta şu an Beyaz Saray’da oturuyor olurdum!” diye o günlerde siyahi bir şarkıcı olarak yaşadığı zorlukları dile getiriyor.

Chuck Berry ve Jerry Lee Lewis ile şovu kimin kapatacağının kavgasını verdiği günlerin ardından 1957’de “Sonsuz hayata hazırlan.” mesajını aldığı bir rüya görüyor ve rock & roll tavrını bırakarak kendini Hristiyanlığa adıyor. İncil üzerine eğitim alıp gospel müzikler kaydettikten sonra 1960’ların başında rock & roll çizgisine geri dönüyor.

Dünyayı dolaşıp The Beatles gibi isimleri kutsuyor ve boynuzun kulağı geçmesine bozulmayıp aksine bunu takdir ederek The Rolling Stones’un Brown Sugar ve The Beatles’ın I Saw Her Standing There gibi şarkılarını yeniden yorumluyor. 1970’lerde uyuşturucuyla sınavını verdikten sonra ’80’lerde kendini yine dine adıyor.

 

“Tanrı’yı hep seveceğim. Kendimi O’nun bir habercisi gibi hissediyorum. İnsanları yapmayı bildiğim tek şey olan rock & roll müziğiyle mutlu ediyorum ve Tanrı’ya olan sevgimi yayıyorum.

Cinsel tercihleriyle dini görüşünün çakıştığı dönemler olsa da birçok röportajında baştan beri homoseksüel olduğunu itiraf ediyor. Bu yönüyle eğlence sektöründe bunun kabul edilebilir bir durum olduğunu her hâliyle gösteren ünlülerinin başında geliyor ve arkasından birçok kişiye yol açıyor.

Güzel olduğunu her fırsatta dile getirerek kendini övmekten asla kaçınmıyor. Fakat ilk başlarda böyle kendine güvenli olmadığını itiraf ediyor: “Uzun süre sesimi topluma sunamadım çünkü beğenmeyeceklerinden korktum. Başka kimsenin böyle şarkı söylediğini duymamıştım ve korkmuştum.” Send Me Some Lovin’ ve Wonderin’ gibi şarkılarına kulak verirseniz cinsiyet ayrımını yıkan çok özel bir sese sahip olduğunu hissedersiniz.

Peki, rock & roll gerçekten onun tarafından mı icat edildi? Richard’ın cevabı şöyle, takdir sizin: “Gerçekten kalbimin derinliklerinden mucidin ben olduğumu hissediyorum. Başka biri vardıysa da o zaman bilmiyordum, duymamıştım. Hâlâ duymadım. O yüzden rock & roll’un mimarının ben olduğumu söylüyorum.”

Comments are closed.