Leaving Meaning sürükleyici bir peri masalını, uçsuz bucaksız bir ormanda dinliyormuş hissi yaratan bir albüm. Her bir şarkı farklı bir bölümün betimlemesi, masal karakterlerinin şarkısı gibi. Fakat peri masalı dediğimde aklınıza pür neşe gelmesin. Bu masal bir sürü kahramanın birbirleriyle savaştığı, bazen mutlu olup bazen de acı çektiği anlarla dolu. (Yazı: Şevval Uz)
Swans’ın müziği onlarca yıldan beri büyük ölçüde değişime uğradı ancak grup her albümünde genellikle karanlık bir hava ve kıyamet, güç, din, cinsiyet, ölüm temalarına odaklanmayı tercih ediyor. Grubun on beşinci albümü olan Leaving Meaning geçtiğimiz ekim ayında Young God ve Mute etiketiyle piyasaya düştü. Farklı ezgiler ve enstrümanlarla renklenmiş bu albüm koro bölümleriyle de adeta kulakların pasını siliyor. Albümün açılışını yapan Hums söylemek istediklerini hafifçe mırıldanarak bize doksan üç dakikalık uzun yolculuğa hazırlıyor. Gerçi genellikle iki saat süren Swans albümlerine nazaran bu albüm grubun en kısa süreli kayıtlarından biri. The Hanging Man insanlığın bütün sakladığı dürtülerine ışık tutarak buğulu ve hüzünlü bir sesle içinde ki acıyı yakarıyor. Grup olarak değil sadece tek bir kişiden bahsediyorum tabii ki! Gira’dan! Çünkü Swans, Gira’nın müziği, sesi ve sözlerini taşımakta fakat kendisi ne kadar multi-enstrümanist bir sanatçı olsa da bu kadar farklı enstrümanları çalamıyor. Bu yüzden stüdyoda yakın arkadaşlarıyla toplanıp bir şaman ayini düzenleyerek bu albümü yaratıyorlar. Bu ayinin Şamanı da Gira’nın ta kendisi. Albümün bence en ışıltılı şarkısı Amnesia’da ise o kadar anlattığı karanlık ve korkunç şeyleri hemen unutuvermiş gibi kadın gülüşleri eşliğinde parlak ve umut verici bir resim çizmeye başlıyor. Kesinlikle dışa-vurumcu bir resim bu. Adeta Renoir tablolarını andıran her bir notanın bir renge denk geldiği insanın içini açan baktıkça derin bir nefes aldıran cinsten. Birçok insan ve grubun ilham kaynağı olan Michael Gira’nın neden bu kadar çok sevildiği aşikar. Çünkü o sadece müzik yapmıyor. Anlatıyor, gösteriyor ve hayal ettiriyor. Yani şimdilerde birçok sanatçının beceremediği sadece işitsel olarak değil diğer birçok duyuları da harekete geçiriyor ve bunu öyle başarılı bir şekilde yapıyor ki albüm bittikten sonra bir süre boyunca hiçbir şey yapmadan sadece oturup etrafa bakmak istiyorsunuz.