Teoman’ın onuncu stüdyo albüm çalışması Eski Bir Rüya Uğruna henüz introda tavrını belli eden bir albüm. İlk saniyesinden itibaren bu bir Teoman albümü.
İçerikte duyduğumuz cümleler boşluklardan, izmarit ruhlardan, ölümün soğukluğundan söz açıyor ve aslında bağlı olduğu külliyatın şifrelerini pek zaman kaybetmeden bir kağıda yazıveriyor. Bu kötü değil elbette. Sonuçta aynı not defterinden çıkma sözlerin hayatı anlamlandırma çabalarının bir tezahürü bu. Ama mesele şu ki beklentiler çok yüksek. O, Onyedi, Gönülçelen, En Güzel Hikayem… Teoman denilince çıta buralardadır. Yeni uzunçalar Eski Bir Rüya Uğruna ise hiç kuşku yok ki bu sınırın altında kalıyor. Tüm o görkemli şarkıların yanına yenilerini eklemek gibi bir amaç var, ancak yeni açıları gözeterek değil de benzer yollardan yürünerek yapılıyor bu. Duyduklarımız da ister istemez birtakım tekrarlara dönüşüyor. Teoman yalnızca müziğe yeniden fiili olarak tutunmak ve “İşte bak ben hala buradayım” demek istemiş olmalı. Eğer tek hedef buysa tamamdır. Sınırın ötesi ise zaten yok. Öte yandan oldukça vasat bir kayıtla karşı karşıya bulunduğumuzu söylemek acımasızlık olur Sound vurguları, hikayeci cümleleri, kesik vokalleriyle görece dikkate değer alanlara sirayet ediyor bu yeni Teoman albümü. Sardunyalar Arasında, Serseri ve Limanında içerikteki lider parçalar. Artık neredeyse elli yaşına merdiven dayamış bir insan Salingervari dünyalara göz kırpıyor, kaybedişin övgüsüne selam duruyor ve hala bir yerlerde saf, yaşam kaynağı sunacak kadar güçlü olan temiz bir aşkı bekliyor. Tek sorun aynı insanın otuzlu yaşlarını adımlarken ürettikleri. Çünkü o genç Teoman bunların tümünü noktasından virgülüne kadar yaptı. Çok daha iyisini hem de. Six Feet Under finalinde Nate’in kardeşi Claire’a söylediği gibi “Bunun fotoğrafını çekemezsin. Zaten bitti.”