The Black Keys – Let’s Rock

Albüm Kritik|

Dan Auerbach ve Patrick Carney ikilisi burada çok iyi bildikleri ’70’ler rock & roll çizgisinde ilerliyor. Let’s Rock sürprizlere kapalı bir dönem albümü.  

Tamam! Belki günümüzde ne rock & roll, ne de blues esintileri ’70’lerdeki “ben yeniyim” mesajını üstleniyor. Belki de Bob Dylan gideli çok oldu. R&B’ye elektrik gitarını karıştırarak tutucu blues’cularla kavgaya girişen Keith Richards artık yetmiş beş yaşında ve deneyselliğin dip noktasına çıkan Pink Floyd’u Barrett’in o dibe düşmesiyle yüksek satış rakamlarına teslim edeli kırk beş yıl kadar oluyor. Bunların hepsi zamanın bir fani beden üzerindeki etkileri olarak kabul edilebilir ama blues rock muhtelif virajları dolaşarak –kimi hasarlar almasına karşın- hala ses vermeye devam ediyor. The Black Keys’in 28 Haziran günü yayımlanan yeni stüdyo albümü Let’s Rock’a tam da buradan bağlanabiliriz. Şu ana kadar iki şarkının ses verdiği LP yukarıda değindiğim sound yapısına eklemlenerek hayata karışıyor. Açılışta Shine a Little Light girişinden son anına kadar bir nakarat sekansı gibi güçlü. Bir numaralı ve iki numaralı elektrik gitarın soundu birlikte yönettiği şarkıda Auerbach’ın vokali zamana meydan okuyor. Kapanıştaki Fire Walk with Me sözlerin dışında ritmiyle parlıyor Eagle Birds ve Lo/Hi albümün öncü iki single çalışması olacak kadar iyi. Bu iki şarkı grubun 2019’a merhaba dedikleri noktadır ve The Black Keys için beş yıllık sessizliğin bitip yeni bir sayfanın açıldığı yerdir. Sekizinci albümleri Turn Blue takvimler Mayıs 2014’ü gösterirken yayımlanmıştı. Hakkını verdiler o şarkıların. Uzun turne dönemi oldu. Ardından her iki üye de başka çalışmalara yöneldi. Auerbach solo albüm çıkardı. Carney ise memleketi Ohio için farklı ekipte şarkılar var etti. Ancak The Black Keys hiçbir zaman ölmedi. Onlarınki sadece mesafesi biraz fazla açılan ara dönemdi. Let’s Rock devam ettiği her an sesi biraz daha açma isteğini hissediyorsunuz. Evet, farklı gelmiyor. Evet, yeni bir ses yok. Evet, The Black Keys’in altın yılları 2010-2011 kadar yüksek değil. Tüm bunlar Let’s Rock’ın vasat bir albüm olduğu anlamına gelmiyor. Herkes The Black Keys’den bir albüm çıkarıp hiç olmazsa yeni konserler için sebep olarak kullanabileceği şarkılar bekliyordu. Onlar bu beklentinin çok daha iyisini yaptılar.  Ben buradaki on iki şarkıyı tamamlayınca en başa dönüp Shine a Little Light’a kendimi bırakıyorum. İşte bunu başarıyor Let’s Rock. Adı gibi bir albüm. Fazlasına ihtiyacı yok.

Comments are closed.