The Chemical Brothers dokuzuncu stüdyo albümü No Geography’yi geçtiğimiz hafta 12 Nisan’da yayımladı. The Chemical Brothers’ın yirmi dört yıl önce yayımladığı ilk albümünden beri koruduğu karakteristik soundu bu albümü dinlediğinizde de ilk öne çıkan şey. (Yazı: Esra Gündoğdu)
İkili, biz dinleyicinin kafasında yeni bir açılım, bir farkındalık yaratmıyor. Ama amiyane tabirle kafanızı açmak yerine size tedirgin ancak bildiğiniz sularda on şarkılık bir uzay-zaman yolculuğu vadediyor. İlk şarkı Eve of Destruction ilk saniyeden synth, tekdüze vokali ve güçlü ritmik vuruşlarla sizi albümün kalanı için uyandırıyor. Bango da en az onun kadar uyarıcı ama bu defa denklemde funky bir geri ritim, Aurora’nın tiz vokali ve sürekli tekrar eden sert bir erkek vokal var. Az önce okuduklarınız ve bir kısım müzikal tekniğin bileşimi aslında birçok The Chemical Brothers şarkısının temel matematiğidir denilebilir. Albümün beşinci şarkısı Gravity Drops’a dek tırmanan müzikal gerginlik, Universe Sent Me’de bize bir nefes aldıracak kadar duraklıyor ve albümdeki favorim We’ve Got to Try’da tekrar yer yer kendini gösteriyor. Umutlu bir geleceğe dair sevimli duygular peşindeyseniz elinizdeki puzzle parçası No Geography’deki hiçbir boşluğa uymayacaktır. Eminim. Free Yourself ve MAH bu albümün sert kayaları. Sert kayaya benzettiğim bu neredeyse kurşun geçirmez sound 1999 çıkışlı albümleri Surrender’dan Out of Control’u hatırlatıyor. Albüm sadece sözlerini okuduğunuzda ’90’lardan bir aşk baladı olabileceğini düşündürtecek nitelikteki Catch Me I’m Falling ile bitiyor. ’90’lı yıllarda bir kulüpte yine The Chemical Brothers’ın öncüsü olduğu elektronik janrda dans eden otuzlu yaşlarında birini, tanıdık ve old school elektronik müzik yaklaşımıyla epey mutlu edecek bir albüm No Geography. Elektronik duo bu albümde, favori şarkı listelerinde daima birkaç şarkısını bulunduran, gitar müziğine düşkün benim gibiler için de ağızda bir “zamana meydan okuma” tadı bırakıyor. Albüm üzerindeki genel atmosfere gerçekleşmesinden korktuğumuz ama çocukluğumuzdan beri nasıl olacağını merak ettiğimiz bir zamanı yaşıyor olma hissiyatı hakim. Kısacası gelecek geldi. Biz de The Chemical Brothers’ın kuvvetle hissedilen ilkel elektronik kökleri etrafında tam yirmi dört yıl boyunca örülmüş sonsuz bir coğrafya üzerinde ona tanık olma şansını yakalıyoruz.