“Son zamanlarda yeniliğin en az belirgin olduğu tür rock müzik. Rock müziğin şu anki sorunu cool olmaya çalışması.” Geçtiğimiz günlerde on dördüncü uzunçalarları Songs of Experience’ı yayımlayan U2’nun güncel tavrını bu sözlerinden anlayabiliriz.
Grubun bu albümde saf rock yapmaktan ziyade yüzlerini R&B, hip-hop ve pop dünyasına döndükleri açıkça görülüyor. Çağın gençliğini yakalama amacı güden köklü grupların başında gelen U2’nun bir bildiği olmalı: Geçtiğimiz hafta Billboard listesinde Taylor Swift’in Reputation albümünü yerinden ederek zirveye yükseldiler. Şarkı isimlerinin dördünün içinde “love” kelimesinin geçmesinin işaret ettiği üzere oldukça pozitif, sevgi dolu ve motive edici bir albüm bu. Bono bu albümde politik göndermeler yapmayı atlamadan öncekilere nispeten daha kişisel sözler yazmayı tercih etmiş. Grup olarak şarkılarının en iyi versiyonlarına ulaşmak için birden fazla prodüktörle çalışmışlar. Bunun sonucunda şarkıları dinlerken U2 olup olmadığını ayırt edemeyeceğiniz yerlere rastlıyorsunuz. Coldplay, Arcade Fire ve albüme katkı sağlayan Kendrick Lamar gibi günümüz popüler sanatçılarıyla kıyaslama yapmadan geçemiyorsunuz. Bu durumun grubun orijinalliğinden bir şeyler götürdüğü ve yer yer sıkıcılaştırdığı noktalar yok değil ama yine de Songs of Experience’ın barındırdığı şarkılara kötü demek haksızlık olur. Radyoda denk gelseniz kapatmazsınız. Hatta keyifle eşlik edebilirsiniz. Kulağa gayet temiz geliyorlar. You’re The Best Thing About Me ve Get Out Of Your Own Way başta olmak üzere çoğu oldukça akılda kalıcı. Summer of Love politik bir hikâyesi olmasına rağmen melankolik ve nostaljik gitar tınılarıyla son zamanlarda dinlediğim en huzur verici şarkılardan. Tam U2’luk bir stadyum şarkısı olan American Soul ise grubun Kendrick Lamar’la işbirliğinin bir meyvesi. Gruba güncel kalmayı -belki fazlasıyla- denedikleri için kızamayız. Sonuçta her grup kariyeri boyunca başladığı formüllerin aynısıyla müzik yapacak diye bir kural yok. U2’nun istemediği tek şey yerinde saymak. “Klasik bir grup olmak istiyoruz ama bir yandan da kültürden uzaklaşan emektarlar olmak istemiyoruz. Bu bir dans, bir denge.” U2’nun bu dengeyi ne kadar tutturduğu tartışılır fakat sırf bu düşünceyi savunup bu doğrultuda kararlılıkla yol almanın bile takdir edilmesi gerekilen bir tercih olduğu tartışmasız.