Jazz, rock ve folk öğelerini harmanlayarak yepyeni bir dünya yaratan Geeva Flava, 2013’te kurulduklarından bu yana dikkatli kulakların radarından kaçmayan pek çok işe imza attı. Son olarak Punkara adında bir single yayımlayan ekibi 8 Ekim akşamı Zorlu PSM’de sahne alacakları MIX Festival öncesi BacktotheSound sayfalarına konuk ettik.
Daha önce müziğinizin içinde hip hop gibi öğeler gördük, Punkara’da da adı üstünde punk esintileri hissediyoruz. Bunu hiç denemedik denemek istiyoruz dediğiniz bir janra, tür var mı?
Genel olarak bir fikir üzerine konuşup tartıştıktan sonra çıkan işleri şu ya da bu janra olsun diye tasarlamıyoruz, aksine o anın akışı bizi nereye götürürse oraya kadar gidip, sonrasında yol üzerindeki eksikleri ekleyip fazlalıkları kırpıyoruz. Biz kalabalık bir ekibiz ve hepimizin müzikal vizyonu da başka taraflardan beslendiği için ortaya çıkan işlerin hepsi farklı bir janraya dahil oluyor. Bu sebeple illa ki bir çoğu noktaya bir şekilde uğradığımız için özel olarak şu türde bir iş yapalım diye bir kaygımız yok.
MIX Festival’de sahne alacaksınız. Müzik sektörü ilk kapanan ve en son açılan sektör oldu. Gerçi her şey açıldı ve müzik yasakları da kaldı o ayrı. Seyirciyle temas etmek nasıl bir duygu? Neler hissettiriyor size sahnede o anlar?
Yasaklar artık bizim sürekli yara bandıyla kapatmaya çalıştığımız dev yaralar haline geldi diyebiliriz, ayrıca devasa bir sektörün bir kutuya sığdırılıyor olması çok üzücü. Seyircilere her zaman sadece bir konserden fazlasını vermeyi amaçladık, bu doğrultuda da hep güzel geri dönüşler alıyoruz. İnsanlarla beraber bir bütünün parçası olmaya çabalamak her zaman muazzam bir tecrübe….
Geçen sene sizi çok heyecanlandıran bir live session üzerine çalıştığınızı söylemiştiniz. Ne durumda o, albüm olarak dinleyebilecek miyiz?
Bir adet live session kaydını sevgili Deniz Tekin ve Dilan Balkay ile birlikte tamamladık, yakın zamanda oraları da yeşillendireceğiz.
Min Taka ile olan single di mi’yi düşününce, Geeva Flava sounduna kadın vokallerin çok yakıştığını fark ettim. Son dönemde sizin de takip ettiğiniz, belki de işbirliği yaparız dediğiniz isimler var mı?
Zaten önceki soruda burayı cevaplamış olduk, ama daha genel bir cevap vermek gerekirse her zaman kadın vokallerin müziğimize çok güzel kapılar açtığını düşünüyoruz, gelecekte kimler gelir bilinmez.
Müzik yapmak, müzik paylaşmak, müzikle temas etmek dünyalarımızı değiştiriyor herhalde bunda hemfikiriz. Peki müzik dünyayı değiştirir mi sizce? Yani gerçekten de umut edebileceğimiz bir dünya var mı hepimiz için fikrinizi merak ediyorum.
Bizim dünyalarımızın merkezinde müzik duruyor, bu sebeple her aldığımız aksiyon hayatlarımızda koca koca değişiklikler yaratıyor. Kendimiz gibi olduğunu bildiğimiz çok fazla insan var. Her koca değişimin arkasında, önünde, sağında ve solunda mutlaka müzik oluyor.
Tek başına müzik değiştirir mi bilemeyiz ama, umutlu insanlar sayesinde dünya değişir. 2022 yılında enfes albümler, teklikler dinledik. Bereketli bir sene diyebiliriz. Siz en çok neler dinlediniz? İlham almak gibi değil de, daha çok “Şu şarkıyı dinleye dinleye yıldık artık ama dinlemeye de devam ediyoruz” dediğiniz şarkılar hangileri oldu?
Bu soruya sanırım her birimizin ayrı bir cevabı olacaktır, buraya alfabetik sırasız tam liste olarak bırakıyoruz.
– By and bye – brooklyn funk essentials & laço tayfa
– Hiatus kaiyote – red room
– Esbjörn Svensson Trio – Viaticum
– Surrender – Eivind Aarset
Son olarak, 2022 bitmeden ne gibi yeni planlarınız var?
2022 bitmeden planlarımız arasında vermemiz gereken konserler, çekmemiz gereken klipler, yayınlamamız gereken bir grup single, bir kısaçalar ve bir live session var. Kemerlerimizi bağlayalım da düşmeyelim.