“Yaşadığım olayları hikayeleştiriyorum”

Röportaj|

Çalışmalarını İstanbul’da sürdüren şarkıcı ve söz yazarı Gökçe Güzel ile bir röportaj gerçekleştirdik. Müzisyen, hem şarkı üretim sürecini gerçekleştiriyor hem de Zorlu PSM bünyesinde programlama ve etkinlik yöneticisi görevini üsteliyor. Güzel ile bu profesyonel çalışma hayatının müzik kariyerine etkisini de konuştuk.

Son olarak bu yılın ilk çeyreğinde Son Kez isimli bir single yayımladınız. Bu şarkının spesifik bir hikayesi var mı, paylaşır mısınız?

Şarkı 2005 yılında intihar girişiminde bulunan bir arkadaşım için yazıldı. İlk versiyon biraz daha rock soundunda oluşturulmuştu. Yıllar sonra şarkının atmosferini, sözlerine dokunmadan Bora Tosun ile birlikte değiştirip şimdiki haline getirdik.

Bir şarkı var ederken sadece kendi dünyanızdan mı çıkış alıyorsunuz, yoksa etrafınızdaki herhangi bir durum ya da dünyanın o anki hali sizi bir yeni şarkıya götürebiliyor mu?

Çoğunlukla yaşadığım olayları hikayeleştiriyorum ama tabi ki yakın çevremde duyduklarımdan da beslendiğim zamanlar oldu. Son Kez tam olarak da böyle bir şarkı. Çoğunlukla yoksunluğunu hissettiğim bir duyguyu somutlaştırabilmek için yazıyorum. Fazla içsel bir durum olduğu için de toplumsal konulardan ziyade daha bireysel sözler ortaya çıkıyor.

Sound olarak müziğinizi nasıl tanımlarsınız? Dinleyiciler genellikle bir şarkıyı ya da herhangi bir müzisyeni belli kategorilerde ve tarzda görüyor. Sound konusunda keskin köşeleriniz var mı, yoksa her bir yeni şarkıda farklılık gözetiyor musunuz?

Yaptığımız müzikte bir sınırlamaya gitmek istemiyoruz esasında. Özellikle single olarak ilerlememizin en büyük avantajı da bu sanırım. Her hikayeyi dilediğimiz bir tarzda, aracı olmasını istediğimiz enstrümanlarla ortaya çıkarmak istiyoruz. Bazısı tamamen pop tınlarken, bazı şarkılar daha alternatif ve rock durabiliyor. Bunu “bir de böyle bir sound deneyelim”den ziyade, şarkının dinleyicide bırakmasını istediğimiz mod’un oluşması için tercih ediyoruz. İleride bir albüm yayınlarsak bu sound ve janra konusunda biraz daha katı olabiliriz. Çok parçalı yayınlarda belli bir akışta kalmanın daha kolay dinlenebilir bir ürün ortaya çıkartabileceğini düşünüyoruz.

Öte yandan Zorlu PSM’de programlama ve etkinlik yöneticisi olarak görev alıyorsunuz. Bu görevinizin müzisyen kimliğinize ne gibi etkileri oluyor?

On yedi yıldır canlı müzik endüstrisinin bir profesyoneliyim. Hali hazırda sorumluluğunu aldığım görev özellikle yerli müzik piyasasını daha yakından takip etmemi sağlıyor. Programa dahil ettiğimiz birçok müzisyen, zaten sektörden daha önce tanıştığım, kimisi ile ortak işlere imza attığım isimler. Bence müzisyen birinin bu pozisyonda görev alıyor olması empati yapılması açısından çok daha işlevsel bir avantaj sağlıyor bu iş birliklerine. Bu görevin benim müzisyen kimliğimden ziyade, sektöre pozitif bir etkisi olduğunu düşünüyorum.  

Dijital müziğin gelişimi konusunda da fikirleriniz merak ederiz. Son on yıla baktığımız zaman müziğin üretimi ve yayımı konusu müzisyen lehine bir değişim içerisinde. Ancak bunun da kimi handikapları var. Siz neler düşünüyorsunuz?

Dijital müziğin gelişimi sizin de dediğiniz gibi özellikle son on yılda büyük adımlar atarak ilerledi. Özellikle sayısal olarak ölçülebilirliğin artması başta telif hakları dahil birçok konunun iyileştirilmesine olanak verdi. Tabi ki hala çok büyük eksikler var. Telif ödemelerinin nicelik ve nitelik olarak yetersizliği, sendikalaşmanın hala tam olarak sağlanamaması başta gelen sorunlar gibi gözüküyor. Bunun yanı sıra müziğin dijitalleşmesi üretim konusunda çok büyük bir kolaylık sağladı müzisyenlere. Yeni müzisyenlerin üretimlerini herhangi bir plak şirketine bağlı kalmadan yayınlayabilmeleri çok büyük bir şans.

Üretimin bu kadar artması ve böylesi kolay yayınlanması olumlu bir gelişmeyken, iyi ve kaliteli müziğin bunca eser arasından sıyrılabilmesi bir o kadar zorlaştı. Bütçe olarak da çevremde gördüğüm temel değişiklik ise şu oldu; eskiden ekipmana ve kayıt teknolojilerine ayırılan bütçe, zaman içerisinde ağırlıklı olarak tanıtım ve PR çalışmalarına harcanıyor. Eser çokluğu özellikle yeni isimlerin bilinirliğini arttırmak için planladıkları İletişim çalışmalarının ve bu çalışmaların bütçelerinin hatırı sayılır bir oranda artmasına sebep oluyor. Tanıtım ve reklam olmayınca da stream sayıları düşük kalıyor. Bu da birçok müzisyenin henüz yolun başındayken hevesinin kırılmasına yol açıyor.  

Yakın zamandaki planlarınız neler?

Yakın dönemde Zaman Kaybı adlı yeni bir şarkı yayınlamayı planlıyoruz sevgili Bora Tosun ile. Yaz aylarında muhtemelen dinlenebilecek. Sonrasında konsept bir EP çalışmasına gireceğiz. Biraz daha kış dönemi planladığımız, nispeten daha karanlık bir atmosferi olsun istiyoruz. 2023 ile birlikte de belki bir akustik konser serisi düşünüyoruz. Bugüne kadar ürettiğimiz işleri samimi bir şekilde, hikayeleriyle dinleyicilerimizle paylaşmayı planlıyoruz.  

Comments are closed.