Yoksa her ikisi mi?

Portre|

Gelmiş geçmiş en büyük “entertainer”, popun kralı, dünyanın en başarılı sanatçısı, yaptığı yardımlarla Guinness Dünya Rekoru sahibi, bu yılın başında yayımlanan Leaving Neverland belgeseline göre tüm bu şaşalı sıfatlarına pedofili de eklenmesi gereken bir müzik dahisi. Hayatta olsaydı altmış birinci yaş gününü kutlayacak olan Michael Jackson’ın inanılmaz yaşam hikayesini ve ölümünün üstünden on yıl geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi hararetle tartışılan çocuk tacizi davalarını irdeliyoruz. (Yazı: Yazın Kaçan)

Michael Jackson 1958 yılında dokuz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geliyor. Kardeşleri Jackie, Tito, Jermaine ve Marlon ile birlikte kurdukları The Jackson 5 grubuyla ilk teklileri Big Boy’u yayımladıklarında sadece dokuz yaşında olan sanatçının ve kardeşlerinin hayatı Diana Ross’un ön grubu olmalarıyla tamamen değişiyor. 1969 yılının Aralık ayında ilk albümleri Diana Ross Presents The Jackson 5 yayımlanıyor. Albümden I Want You Back parçası hem pop hem de R&B listelerinde birinci sıraya yerleşiyor. 1970 yılında yayımlanan ikinci albümleri ABC’den aynı ismi taşıyan parça ve The Love You Save de listelerde birinci sıraya yerleşiyor. Tarihte, yayımladıkları ilk dört teklinin de liste başı olması ayrıcalığına sahip olan ilk grup The Jackson 5.

İkinci ve üçüncü albümleriyle de listeleri domine ederek herhangi bir yere gitmeye niyetli olmadıklarını kanıtlıyorlar. On iki yaşındayken kendisiyle yapılan bir röportajda kimleri örnek aldığı sorulduğunda ileriki yıllarda bu efsane isimlerin başarısını katlayacak olan bu sıkılgan, küçük çocuk James Brown ve Sammy Davis JR’ın isimlerini veriyor.

Artık bir pop sansasyonu olarak kabul gören The Jackson 5 grubuyla birlikte Michael Jackson da yıllar içinde süper star seviyesine erişiyor. 1972 yılında ilk solo teklisi Got to be There’i yayımlıyor. Aynı yıl Ben filminin soundtrack çalışması olan ve filmle de aynı adı taşıyan Ben, Golden Globe’da En İyi Şarkı ve Akademi Ödülleri’nde de En İyi Orijinal Şarkı kategorilerine aday gösteriliyor ve Michael Jackson’ın da solo kariyerinde liste başı olan ilk parçası oluyor.

1979 yılında Off the Wall albümünü yayımlıyor Michael Jackson ve resmi olarak bir dünya yıldızı olma yolculuğu başlıyor. Hangi tür müziği dinlemeyi severse sevsin tahminimce tüm müzikseverlerin aşina olduğu efsanevi Thriller albümü 1982 yılında yayımlanıyor. Albüm yirmi dokuz milyon satış rakamına ulaşıyor. Sadece albüm değil, hala dünyanın farklı yerlerinde dansları yapılan, şimdiye kadar çekilmiş en iyi klipler listelerinde kendine yer bulmakta asla zorlanmayan Thriller klibi de dünyayı etkisi altına alıyor. Artık bir Jackson ailesi geleneği olan liste başarısı bu albümde de devam ediyor. Aynı albümden yedi parçanın da Billboard Top 100 listesine girmesi tabii ki ilk kez Michael Jackson’ın başına geliyor.

Michael Jackson, Thriller klibini de yayımlandığı 1983 yılında hayatı boyunca kendisiyle birlikte anılacak ve milyonlarca insanın fayanslarda geri geri yürümeye dayanılmaz bir istek duymasına neden olacak Ay Yürüyüşü dansını sergiliyor. 1984 yılında bir gecede sekiz Grammy kazanarak bir kez daha tarih yazıyor. Ünlü isimlerin yıldızlarının olduğu ve Birleşik Devletler’de büyük bir onur olarak kabul edilen Hollywood Walk of Fame’de iki yıldızı olan tek sanatçı da evet, yine, tabii ki Michael Jackson.

Michael Jackson daha önce hiç kimsenin ulaşamadığı başarılara sahip olmaya devam ederken değişmeye başlayan yüzü ve cilt rengi, yanında sürekli farklı çocuklarla görüntülenmesi, kendisinin de fazla çocuksu olması gibi konular konuşulmaya başlıyor. 1988 yılında Neverland açılıyor.

İçinde tren istasyonu, jeton almanıza gerek kalmayan bir atari salonu, sinema salonu, lunapark, göl, zürafa, şempanze ve fil gibi hayvanları barındıran bir hayvanat bahçesi, dünyanın farklı ülkelerinden getirilen ve herkesin istediği kadar yiyebildiği çikolataların sergilendiği stantlarla Neverland, şanslı olup olmadıkları hala tartışılan ziyaretçilerinin “Cennet herhalde böyle bir şeydir” diye tanımladıkları bir yer ve Michael Jackson’ın birçok evinden biri. Neverland ile ilgili ilginç bilgilerden biri (bahçedeki çiçeklerden yapılan saat dışında) içinde hiç saat bulunmaması. Bunun nedeni de yine söylenilenlere göre çocukların belirli bir saatte yatağa gitmek zorunluluğu ama Neverland’in böyle kuralların tanınmadığı adeta bir masal diyarı olması.

Kulağa bir hayal gibi gelen ve içine girmeyi başarmış herkesi büyülemeyi haklı olarak başaran Neverland adını ünlü Peter Pan öyküsündeki, çocukların asla yaş almadığı sihirli, hayali ülkeden alıyor ancak açıldıktan sonraki bir kaç yıl içinde Hansel & Gretel masalındaki şekerden yapılan evi andırmaya başlıyor.

Michael Jackson ilk kez 1993 yılında çocuk taciziyle suçlanıyor. Suçlamanın sahibi, oğlu Jordan’ın Neverland’de Michael Jackson tarafından birçok kez taciz edildiğini söyleyerek deyim yerindeyse bombanın pimini çeken ve Jackson 2009’da hayatını kaybettikten dört ay sonra da intihar eden Evan Chandler. Bu dava hali hazırda sanatçının çocuklarla ilişkisiyle ilgili var olan spekülasyonları ayyuka çıkarıyor ve tüm dünya davayı izlemeye başlıyor. Michael Jackson’ı savunanlar arasında bugünlerde çok konuşulan ve yazının başında da bahsettiğim Leaving Neverland belgeselinin iki odak noktası, yedi ve on yaşlarında sanatçının kendilerini taciz etmeye başladığını ileri süren Wade Robson ve James Safechuck da var.

Küçükken Michael Jackson’ı, bir şekilde kendini yeryüzünde bulmuş bir Tanrı gibi gören milyonlardan olan Wade Robson ve James Safechuck’ın sanatçıyla nasıl bir araya geldiğini, Jackson’ın çocukların ailelerini kendisiyle aynı odada ve aynı yatakta yatmalarına nasıl ikna ettiğini, ikisinin de ailesinin bu durumdan nasıl etkilendiğini tüm ayrıntılarıyla anlatan belgesel sonrası hala bir çok insan ikna olmamış durumda. Bu iki adama inananlar olduğu gibi yalancı olduklarını ve ilgi çekmeye çalıştıklarını düşünenler de az değil. Belgesel boyunca olayın tüm kahramanlarının (Wade Robson’dan Wade Robson’ın anneannesine kadar) özellikle üstünde durdukları şey Michael Jackson gibi birinin kendilerini seçmesiyle birlikte başlarda ne kadar özel hissettikleri. Sonu gelmeyecekmiş gibi gözüken avantajlar, oyuncakçıya yapılan ve her istediğini alabildiğinin söylendiği geziler, Michael Jackson gibi birinin bu aileleri neredeyse her gün araması ve çocuklarla yaptığı saatler süren telefon konuşmaları, evlerine misafir olması ve günlerce kalması gibi birçok faktörün gözlerini adeta kör ettiğini ve kırılgan bir çocuk gibi olduğunu söyledikleri sanatçının kimseye zarar veremeyeceğini düşündürdüğünü söylüyorlar.

Şimdi altmış birinci doğum günündeyken, üstelik öleli on yıl kadar olmuşken eski ve çözüme asla kavuşmayacak bir tartışmanın tekrar başrolünde Michael Jackson. Hayranı olduğun sanatçının nasıl biri olduğu onun ürettiği eserin sende hissettirdiklerini etkilemeli mi? Egon Schiele’nin çarpıcı resimleri kardeşiyle yaşadığı iddia edilen ensest ilişki düşünülerek mi okunmalı? Woody Allen filmleri, üvey kızıyla evliliği düşünülerek mi analiz edilmeli? Lars Von Trier bir Hitler sempatizanı mı? Bu Dogville’in değerini değiştirir mi? Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm kitabını yazmaktaki motivasyonun, baş karakteri gibi genç bir çocuktan etkilenmesi bu kitabı kült statüsünden indirir mi?

Michael Jackson… Bir çocuk tacizcisi mi yoksa milyonların sevgilisi ve popun kralı mı? Yoksa her ikisi mi? Bu tartışma Michael Jackson için daha uzun yıllar sürecek gibi duruyor.

Comments are closed.